KEY yılan hikayesine döndü

23:53 / Gönderen Melih / yorum (0)


KEY yılan hikayesine döndü
Emlak Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın, KEY ödemelerine ilişkin tarih belirlemenin imkanının olmadığını söyledi
Konut Edindirme Yardımı (KEY) hesaplarının ödenmesi, itirazlara ilişkin değerlendirmeler sonucunda hazırlanan ''koliler dolusu'' yeni listelerin Tasfiye Halindeki Emlak Bankası'nın KEY Birimi'ne iletildiği, bu listelerin incelenmesinin sürdüğü, ödemelere ilişkin bir tarih belirleme imkanı olmadığı bildirildi.

Tasfiye Halindeki Emlak Bankası'nın Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sayın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, KEY hesaplarının ödenmesinde, itirazların cevaplanarak listelerin kendilerine gönderilmesinin son tarihinin 28 Haziran olduğunu hatırlattı. Söz konusu tarihi dikkate alanların, kendilerine düzeltmeleri göndererek hesaplanmasını istediklerini belirten Sayın, şöyle devam etti:

''Çok evrak var. Düzeltmeler koliler halinde geldi. Arkadaşlarımız gece-gündüz çalışıyorlar. Henüz koliler açılıp bitmiş değil. Bu düzeltmelerde sadece düzeltilen kısımlar girilmiyor, tekrar yeni baştan giriliyor. Bu da zaman alıyor. Ne zaman biteceğini henüz bilmiyoruz. 6 bine yakın kurumdan düzeltmeler geldi, gelmeyen kurumlar da var.''

Ödeme tarihine ilişkin bir soru üzerine Sayın, tarih verme imkanı olmadığını, henüz bilgilerin giriş işlemlerinin bitmediğini yineledi.

''Bu konuda süreç, bir zaman söylemek yanıltıcı olur'' diyen Sayın, çok fazla düzeltme geldiğini, gece-gündüz çalışılmasına rağmen tarih belirleme imkanı olmadığını kaydetti.

Kurumların değerlendirmeler sonucu hazırladıkları yeni listelerin gönderilme tarihinin en son 28 Haziran olduğunu, bu tarihten sonra gelenleri kabul etme imkanı olmadığını belirten Sayın, ''Çünkü kanun bu. Kabul edilirse kanun dışına çıkmış oluruz. Ne problemle karşı karşıya geleceğimizi bilmediğimiz için 28 Haziran'dan sonra gönderilenleri kabul etme imkanı yok'' dedi.

Çalışmaların, hesaplamaların devam ettiğini, KEY sahiplerinin, itiraz edenlerin KEY Birimi'ne gelerek sorular sormasının çalışmaları engellediğini anlatan Sayın, ''Bizde verilecek hiçbir bilgi yok. Tamamen kurumlarıyla ilgili. Eğer kurumlar bize göndermişlerse onun hesabını yapacağız, daha sonra Resmi Gazete'de ilan edilecek. Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) ilan edecek, bizim ilan etme yetkimiz yok'' diye konuştu.

Alınan bilgiye göre, kurumların ilettiği listeleri KEY Birimi inceleyerek son halini verecek, ödenecek tutarları hesaplayacak. Listeler daha sonra Emlak Konut GYO'ya gönderilecek. Emlak Konut GYO, listeleri düzenleyip yine Resmi Gazete'de yayımlayacak.

8,5 MİLYON KİŞİLİK LİSTE YAYIMLANDI

Alınan bilgiye göre, Tasfiye kanunu gereğince hiç bir şekilde adlarına para yatırılmayanlara ödeme yapılmıyor. Listeler yayımlandıktan sonra hak sahibi olduğunu düşündüğü halde adı listeler olmayanlar doğrudan kurumlarına başvurup, mahkeme yoluyla bu parayı talep edebilecekler.

Kişilerin bir kurumda çalıştıklarını ispat etmeleri yetmiyor. Bu kişiler için kurumların KEY parası tahakkuk ettirmesi gerekiyor. Eğer bu tahakkuk yaptırılmamışsa, kanun gereğince bu kişilere tasfiye kapsamında ödeme yapılmıyor. Bu kişilerin çalıştıkları kuruma dava açıp, paralarını almaları gerekiyor.

KEY paralarının ödenmesine ilişkin 8,5 milyon kişiyi kapsayan ilk liste 27 Temmuz 2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmıştı. Bu listelere ilişkin itirazlar 28 Ekim 2008'e kadar alınmıştı. Bu tarihe kadar başvuruda bulunanlardan, konut edindirme yardımına müstahak olanların yardım tutarlarına ilişkin bilgilerin SGK-SSK veya diğer ilgili kurum ve kuruluşlarca 28 Aralık 2008 tarihine kadar tamamlanması ve KEY Birimi'ne bildirilmesi gerekiyordu. Ancak itiraz sayısının çok fazla olması nedeniyle kurumlar yeni listeleri yetiştirememiş, bunun üzerine bütçe kanunu ile bu süre 6 ay uzatılmıştı.

Şimdiye kadar Resmi Gazete'de toplam 8,5 milyon hak sahibi ilan edilirken, bu kişilere toplam 2,8 milyar lira KEY ödenmesi öngörülüyordu.

Verilere göre, Mayıs ayı sonu itibariyle, listede isimleri yayımlanan 8,5 milyon kişiden 5 milyon 349 bin 686 kişiye, 2 milyar 529 milyon 987,3 bin lira nakit ödeme yapıldı. 270 kişi 67 bin 824 liralık hisse senedi aldı. Böylece, 5 milyon 349 bin 956 kişiye toplam 2 milyar 530 milyon 55,2 bin liralık KEY ödemesi yapılırken, bunun 41 milyon 344,1 bin lirasını temettü oluşturdu.

AA

Etiketler:

Sel mağdurları sakın evlerinizi satmayın!

23:49 / Gönderen Melih / yorum (0)


Sel mağdurları sakın evlerinizi satmayın!
Belediye Başkanı Yeniay uyardı. Ölü fiyatına ev satanlar mağdur olur
İstanbul ve Trakya bölgesinde geçtiğimiz hafta yaşanan sel felaketinin ardından, afetten zarar gören Halkalı bölgesindeki konutlar, durumdan faydalanmak isteyen alıcıların ilgi odağı haline geldi. Bölgeye giderek emlakçı
olduğunu ileri süren rantiyeciler, hasarlı evlerin sahiplerine değerinin yarısı kadar fiyat önererek konutlarına talip oldu. Vatandaşın durumu kendisine
intikal ettirdiğini belirten Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, durumdan istifade etmek isteyenler olduğunu ancak halkın bu gibi öneriler karşısında ‘ölü fiyatı’ dikkate almaması gerektiğini kaydetti. Konutları ucuz
yoldan elden çıkarmanın gelecekte mağduriyet doğuracağını ifade
eden Yeniay, “Biz bölgedeki tüm satışlar dursun demiyoruz ama niyete dikkat etmek gerek. Ölü fiyata evleri satmasınlar. Devletin adımlarını beklesinler” dedi.

PLANLAMA YAPILIYOR

Bölgede yer alan Hasanoğlu Deresi, Nakkaş Dere, Ayamama Deresi ve Kaynarca Deresi’nin etrafında yer alan tüm yapıların kamulaştırılmasına gerek
kalmayacağını kaydeden Yeniay, şöyle devam etti: “Örneğin Hasanoğlu ve Nakkaş Dere ıslah edilerek halledilebilir. Ancak eylem planı çalışmaları devam ediyor. Eğer bunun sonucunda kamulaştırma kararı alınırsa da yasa her zaman vatandaşın lehinedir. Vatandaşı ikna etmeyecek bedellerle uygulama yapılmaz. Oyuna gelmesinler. Pazarlığa girmesinler.
Kamulaştırmada mağdur olmayacaklarının teminatını biz veriyoruz.”

6 BİNDEN ÇOK KONUT HASARLI

Yeniay, Halkalı bölgesinde sel yüzünden 6 binin üzerinde konutun hasar gördüğünü, 800’den fazla konutu da su bastığını belirterek, “Su basmayan
konutların altyapı ve tesisatları tamamen hasarlı. Felç halde...” diye konuştu.

Sözleşmeler iptal ediliyor fiyatta yüzde 10 düşüş var

Halkalı’da selden etkilenen bölgede faaliyet gösteren Arda Emlak’ın sahibi Yılmaz Eroğlu da ucuza konut kapmak isteyenlerin olduğunu doğrulayarak, Ancak ev sahiplerinin buradan kaçmak isteyen bir duruşu yok. Kiracılardan ise gitmek isteyenler var” dedi. “Evlerde oluşan hasar masrafları nedeniyle fiyatlarda yüzde 10’luk bir düşüş olduğunu söylemek mümkün” açıklamasını yapan Eroğlu, bölgede yaklaşık 15 site olduğunu ve bunların başkanları ile emlakçıların bir araya gelip durumu tartışacağını belirtti. Eroğlu, selden önce yapılan satış ve kiralama sözleşmelerinin alıcılar tarafından iptal edilmek
istendiğini de ekledi. Yelkenciler Gayrimenkul’den Durmuş Yelkenci de, ilanları görerek arayanların daha ucuza ev almak için pazarlık yapmaya kalktığını belirterek, “Fırsatçılar var ama ben ciddi düşüş olacağını düşünmüyorum” dedi.

“212’de hiç hasar yok, evlerden de vazgeçmedik”

Basın Ekspres Yolu üzerinde yer alan, Edip İplik’in inşa ettiği 212 İstanbul Power Outlet’te hasar olmadığını belirten Edip Uluslararası Gayrimenkul
CEO’su Aydın Bilgin, tek kuru kalan yerin 212 AVM olduğunu söyledi.
Bilgin, inşaat sırasında dere kapaklarını kapayıp sele neden oldukları
eleştirilerine şu cevapları verdi: “Aksine, istinat duvarlarımız sayesinde
pek çok binanın zarar görmesi de engellendi. Islah çalışmalarında belediyeye destek olmak dışında bir şey yapmadık. En ufak bir zarar yok, yağma yok. Kapımız hep açık kaldı. Yan parselde konut yapmaktan da vazgeçmedik.
Önemli olan doğru inşa etmek.”

Dereye uzaklığın durumunu İSKİ’nin raporları belirliyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dere yatağındaki yapıların yıkılması gerektiğini açıklamasının ardından TOKİ’nin dere kenarında yaptığı Menekşe
Evleri gündeme gelmişti. TOKİ de evlerin gerekli mesafe bırakılarak inşa edildiğini bildirmişti. TOKİ’ye, gerekli mesafenin ne kadar olduğuna
nasıl karar verildiğini sorduğumuzda şu açıklama yapıldı: “İdaremizce yapılacak olan imar planı çalışmaları kapsamında İSKİ’den görüş talep
edilmiş olup, İSKİ Genel Müdürlüğü’nün 05.10.2007 tarihli yazılarında ‘12.09.2006 tarih ve 2006/520 sayılı İSKİ Yönetim Kurulu Kararı gereği
dere taşkın sınırı belirleninceye kadar dere duvarından itibaren derenin sağında ve solunda 25’er metre olmak üzere dere kesit genişliği hariç toplam 50 metre genişliğinde bir bant dere ıslahı, servis yolları ve yeşil alan
olarak ayrılmalıdır’ ibaresi yer almaktadır. Bu genişlik İSKİ tarafından Dere Koruma Havzaları dışındaki dereler için genel uygulama olarak belirlenmiştir.” Bölgedeki 212 AVM’’nin de dere ile mesafesinin İSKİ raporlarına göre ayarlandığı yatırımcılar tarafından bildirildi.

GAZETE HABERTÜRK

Etiketler:

Ev sahipleri tok satıcı gibi davranıyor

23:47 / Gönderen Melih / yorum (0)


Ev sahipleri tok satıcı gibi davranıyor
Bankaların konut kredi faiz oranlarını düşürmesi sonucu gayrimenkul sektöründe 'kıpırdanma' başladı
Ancak kriz döneminde fiyatı yüzde 25 düşmesine rağmen alıcı bulamayan gayrimenkuller, son dönemlerde değerinin üzerinde bir fiyattan satışa çıkarılıyor. Zaman gazetesinin haberine göre, İzmir Balçova semtinde 130 metrekare 3 oda bir salon daireye 160 bin lira isteniyor. Emlakçılara göre bu dairenin fiyatı normal şartlarda 130-140 bin lira civarında olması gerekiyor. Ev sahibi A.E. ise "Acelem yok. Nasıl olsa fiyatlar artıyor. Niye ucuza satayım?" açıklamasında bulunuyor.

Emlakçılara göre tok satıcı olan ev sahipleri konut fiyatlarını da yükseltiyor. Konut sahipleri, başka daireyi emsal göstererek kendi dairesine değer biçiyor. Hak-Er Emlak'ın sahibi Ramazan Erkan, değerinin üzerinde fiyat talep edenlerin bulunduğuna dikkat çekerek, "Tok satıcıların aşırı fiyat talep etmeleri piyasayı da tıkıyor. Normal fiyatın 20-30 bin lira üzerinde fiyat isteyenler var. Bu kişilerin dairelerini fiyat uçuk olduğu için müşteriye bile gösteremiyoruz." diyor. Konut fiyatlarının son günlerde 10-15 bin lira arttığını belirten Ramazan Erkan, bayram sonrasında piyasanın daha da canlanacağına inanıyor. Kredi kullanacaklara farklı bankalarla pazarlık yapmayı öneren Erkan şunları söylüyor: "Siz her yerden fiyat alın, en son bize gelin diyen bankalar var. Kredi alanlar birkaç bankadan fiyat alsınlar. Sonra 'bak bu banka bunu verdi, sen ne vereceksin' diyerek pazarlık yaparlarsa daha uygun şartlarda kredi alabilirler."

İzmir Ticaret Odası Gayrimenkul Faaliyetleri Komitesi Başkanı Ahmet Haluk Şamlı tüketicilerin kredi faizlerinin düşmesinden psikolojik olarak etkilendiğini ve piyasada bir kıpırdanmanın başladığını söyledi. Şamlı, faizlerin biraz daha düşmesi ve kredi alma koşullarının biraz daha kolaylaşmasıyla bu piyasadaki kıpırdanmanın canlanmaya dönüşeceğini ifade etti. Kredi alma sürecinde banka ile tüketici arasında bir anlamda 'serbest piyasa ekonomisinin' yaşandığını, faiz oranı ve masraflarda pazarlık yapılabildiğini ifade eden Şamlı, "Geçtiğimiz günlerde bir müşterimiz bir bankadan 1,19 faiz oranıyla kredi başvurusunda bulundu, yapılan pazarlık sonucu bu oran 1,10'a çekildi. Bu indirim 100 bin lira için 4-5 bin lira fark demek." dedi.

Emlakçılara göre konut kredi faizlerini düşüren bankalar masrafları artırdı. 100 bin lira kredi için 9 bin lira masraf isteyen banka bulunuyor. Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Yönetim Kurulu üyesi İbrahim Sarıhan, bankaların tüketicinin gözünü boyadığını söylüyor. Piyasanın canlanmasının bankaların faiz oranlarıyla paralel olacağını belirten Sarıhan, "Bankalar konut kredisi faizlerini düşürdü, ancak kredi masraflarını artırdı. Rakamsal olarak görülen düşüş reelde yaşanmıyor. Yüzde 0,99 denilen faiz oranı alınan masraflarla yüzde 1,27'ye çıkıyor. Gerçekte indirim gibi görünse de vatandaşın cebine yansımıyor. Orta gelir grubu da bu oranlarda kredi kullanmıyor." diye konuşuyor.

Etiketler:

TOKİ'den indirim kampanyası

23:46 / Gönderen Melih / yorum (0)


TOKİ'den indirim kampanyası
Kampanya kapsamında borcunu erken ödeyenlerin borçlarında yüzde 17-20 indirim yapılacak
Toplu Konut İdaresi'nden (TOKİ) konut ve iş yeri alıp, borcunu erken ödemek isteyenlere yönelik indirim kampanyası, yarın başlıyor.

Kampanya kapsamında borcunu erken ödeyenlerin borçlarında yüzde 17-20 indirim yapılacak.

TOKİ'den verilen bilgiye göre, 2008 yılı sonuna kadar satışları gerçekleştirilmiş konut ve iş yerlerinin borç bakiyelerinin kapatılmasının sağlanması amacıyla bir ay süreli ''indirim kampanyası'' düzenlendi. Uygulamadan, borcunun vadesi 12 aydan daha az kalan konut ve iş yerleri alıcıları yararlanamayacak.

Kampanya kapsamında, konut ve iş yeri alıcıları, borç kapatma tarihi itibarıyla hesaplanacak borç bakiyelerini, 23 Eylül-23 Ekim günleri arasında satış işlemlerini gerçekleştiren bankaya başvurmak suretiyle peşin veya eşit taksitler halinde 3 ay vadeli olarak kapatabilecekler.

Borç bakiyesinin peşin olarak kapatılması durumunda yüzde 20, 3 ay vadeli eşit taksitli olarak kapatılması durumunda yüzde 17 oranında indirim uygulanacak. Bu tarihten sonra yapılacak borç kapatmalarda, indirim yapılmayacak.

Kampanya kapsamına alınan projelerdeki 2008 yılı sonuna kadar sözleşme imzalamış olan konut ve iş yeri alıcıları (vadesi 12 aydan daha az kalan konut ve iş yerleri hariç), borç bakiyelerini kapatarak söz konusu indirimden faydalanmak istemeleri halinde, ilgili bankalardan konut kredisi de kullanabilecek.

Kampanyadan 131 bin 620 konut ve iş yeri alıcısı yararlanabilecek.

TOKİ, bu yıl, borcunu erken ödemek isteyenlere yönelik 27 Nisan-27 Mayıs günleri arasında da bir indirim kampanyası düzenlemişti. Borç bakiyesinde yüzde 16-21 arasında indirim uygulanan kampanyadan 4 bin 108 kişi faydalanmış, kurum 150 milyon 414,2 bin liralık alacağını erken tahsil etmişti.

AA

Etiketler:

ABD'de kelepir evler

23:44 / Gönderen Melih / yorum (0)


ABD'de kelepir evler
ABD ve Avrupa'daki gayrimenkul fiyatlarındaki yüzde 50'lere varan düşüşler Türk yatırımcılarının gözünü buralara çevirmesine neden oldu
ABD'de son yaşanan kriz ile birlikte düşen emlak fiyatları cebinde parası olan müşterilere cazip alım fırsatları sunuyor. Fiyatlardaki bu düşüş, kendini şehir merkezlerindeki ofis ve daire fiyatlarında olduğu gibi popüler tatil bölgelerinde de gösteriyor.

Örneğin, ülkenin en bilinen tatil bölgelerini başında gelen Miami'de 140 metrekare büyüklüğünde, deniz manzaralı, havuzlu, golf sahası bulunan bir sitede iki oda ve iki banyoya sahip bir konut 290 bin dolara satılıyor. Uzmanlar, İstanbul'da satışa sunulan kimi konutların fiyatı ile karşılaştırıldığına bu fiyatların oldukça elverişli olduğunu söylüyor.

Aynı bölgede bahçe içinde yer alan 70 metrekare genişliğindeki bir banyo, salon ve yatak odasına sahip konutlar ise 150 bin dolara ve altı fiyatlara satışa sunuluyor.

ABD'LİLER İŞBİRLİĞİNE GELİYOR

Ankara'lı gayrimenkul firmalarından Barışkent Gayrimenkul Genel Müdürü Barış Aydın konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Özellikle ABD kökenli gayrimenkul firmaları ellerindeki gayrimenkul havuzlarını bizimle paylaşmak istiyor. Türk yatırımcılar da bu gelişmeye sıcak bakıyor. Kelepir fiyatlara gayrimenkuller var” dedi.

Küresel mali krizin etkilerinin ABD ve Avrupa başta olmak üzere dünya genelinde devam ettiğini kaydeden Aydın, Türkiye'deki canlı gayrimenkul piyasasının yabancı firmaların da dikkatini çektiğini belirtti.

Aydın, “Ankara merkezli firmamız çok sayıda yabancı gayrimenkul firması tarafından ziyaret ediliyor. İşbirliği teklifleri son dönemde inanılmaz boyutlara vardı. Özellikle ABD'li gayrimenkul firmaları Türk yatırımcıya ve yine bizim üzerimizden Türk Cumhuriyetlerindeki yatırımcılara ulaşmak istiyor. Kendi iç pazarında satamadıkları gayrimenkulleri çok iyi fiyatlarla satmayı hedefliyorlar” dedi.

MARKA SATIN ALMAK İÇİN DE UYGUN ZAMAN

Aydın, gayrimenkul dışında, çeşitli sektörlerde dünyanın tanınmış markalarının da çok cazip fiyatlarla satıldığını, başta Çin olmak üzere bazı ülkelerin bu markaları kazanmak için yoğun bir çaba içinde olduğunu bildirdi.

Türk yatırımcısının da mutlak suretle bu pazarda kendisini göstermesi gerektiğini vurgulayan Aydın, “dünyanın çok önemli markaları bu dönemde rahatça Türkiye'ye kazandırılabilinir. Hükümetin de destek olması halinde Türk ekonomisi büyük kazanımlar elde edebilir” şeklinde konuştu.

Etiketler:

Bu proje İstanbul'u çekim merkezi yapacak

23:42 / Gönderen Melih / yorum (0)


Bu proje İstanbul'u çekim merkezi yapacak
Ahmet Zorlu, Zorlu Center projesi ile İstanbullular'ın 'eşsiz' bir kültür ve sanat merkezine kavuşacağını söyledi
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, Zorlu Center projesi ile İstanbul'un uluslararası çekim merkezi olmasına katkı sağlayacaklarını belirtti.
Ahmet Zorlu, yaptığı yazılı açıklamada, 4 bin kişiye istihdam sağlayacak söz konusu proje ile İstanbullular'ın ''eşsiz'' bir kültür ve sanat merkezine kavuşacağını, 80 bin metrekarelik yeşil rekreasyonel alan ve bahçeleri ile şehrin ''nefes alacağı'' yeni bir kent meydanı kazanılacağını ifade etti.

Proje ile İstanbul'un uluslararası çekim merkezi olmasına katkı sağlayacaklarını belirten Zorlu, ''Türkiye'nin ilk ve tek 5 fonksiyonlu 'karma kullanım' (mixed-use) projesi olan Zorlu Center projemizi hayata geçirerek bize bugüne kadar hep inanmış olan değerli Türk halkına armağan edeceğiz'' ifadesini kullandı.

Avrupa'da ''bir benzeri olmayan'' Zorlu Center'ın İstanbul'un dünyada hızla yükselen değerini daha da artıracağını kaydeden Zorlu, projede, mimar Emre Arolat ve mimar Murat Tabanlıoğlu ile birlikte ''yeni bir kent meydanı'' hedeflediklerini, bu anlamda İstanbul'un kamusal mekan kurgusuna yeni bir halka ekleyeceklerini, özgün bir kent meydanı yaratacaklarını belirtti.

ZORLU CENTER PROJESİ

Verilen bilgiye göre, Zorlu Center; kültür ve sanat merkezi, otel, iş merkezi, alışveriş merkezi ve rezidansları ile Türkiye'de ilk kez 5 değişik fonksiyonu içinde bulunduracak olan 'karma kullanım'' (mixed-use) projesi niteliğini taşıyor.

Zorlu Center'da 3 bin 500 kişilik, yaklaşık 25 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu kültür ve sanat merkezi ile Avrupa kültür başkenti ''İstanbul'a yakışır dev bir başyapıt'' yapılacak. Bu alan içinde bulunacak çok amaçlı sanat merkezinde haftanın 7 günü etkinlik yapılabilecek.

Proje içerisinde 5 yıldızlı bir otel ile Türkiye'ye yeni gelecek markalar ve mevcut markaların da yer alacağı alışveriş merkezi de bulunacak. Projede, Gayrettepe metro istasyonuna ve Zincirlikuyu metrobüs istasyonuna yer altı bağlantısı da olacak.

Etiketler:

Seyrantepe'de en iyi teklif Varyap'ın

23:41 / Gönderen Melih / yorum (0)


Seyrantepe'de en iyi teklif Varyap'ın
TOKİ'nin ihale öncesinde 11 firmaya gönderdiği davete sadece yedi firmadan ihale dosyası alarak katıldı
Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) daha önce dört defa iptal ettiği ardından da kendi yapma kararı aldığı Seyrantepe Projesi için dün hak ediş ödeme suretiyle dün yaptığı ihalede en düşük teklifi 198 milyon 950 bin lira ile Varyap Varlıbaşlar Yapı Sanayi ve Turizm Yatırım Ticaret A.Ş - Uzunlar İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş İş Ortaklığı verdi. Varlıbaş Yapı - Uzunlar İnşaat ortaklığı 198 milyon 950 bin lira teklif verdi. Sabah gazetesinin haberine göre, TOKİ'nin ihale öncesinde 11 firmaya gönderdiği davete sadece yedi firmadan ihale dosyası alarak katıldı.

4 FİRMA KATILMADI
Dosya alan firmalardan Sembol İnşaat ve Özkar İnşaat teşekkür mektubunu sundu. Afa Prefabrik -OG İş Ortaklığı 247 milyon lira, Makyol İnşaat ve Alsim Alarko İş Ortaklığı 298 milyon 502 bin 64 lira 71 kuruş, Kalyon İnşaat ve ÖZKA İnşaat İş Ortaklığı ise 238 milyon 743 bin 523 lira, EMAY İnşaat ise 264 milyon lira teklif verdi. TOKİ'nin ihaleye davet ettiği dört firma ise dosya almadı. Mesa İnşaat, Tekfen İnşaat, Aşçıoğlu İnşaat ve Baytur ise dosya almayarak ihaleye katılmadı. Bu firmalardan Aşçıoğlu 4. ihaleye girmiş ancak kazanamamıştı. TOKİ'nin bugün ihaleye teklif veren beş firmadan nihai tekliflerini yeniden isteyecek ve ihale sonuçlanacak.

40 MİLYON TL FARK
İhalede en düşük teklifi veren Varlıbaş-Uzunlar İnşaat ortaklığı ile ikinci en düşük teklifi veren KalyanÖZKA İnşaat ortaklığı arasında yaklaşık 40 milyon TL fark oluştu. Varlıbaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, en düşük teklifi verdiklerini söyleyerek stadın yapımının üstesinden gelebileceklerini kaydetti. Stadın 1 yılda tamamlanması bekleniyor.

'İNŞALLAH DETAY ATLAMAMIŞIZDIR'
Varlıbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş "En düşük teklifi biz verdik. Diğer firmayla aramızda 40 milyon TL gibi bir fark var. TOKİ bizi ihaleye davet etti. Hazırlanmak için çok kısa bir zamanımız vardı. Detayları çok iyi inceleme şansımız olmadı. İnşallah atladığımız detaylar olmamıştır. Tekrar gözden geçireceğiz" diye konuştu. Varlıbaş, "İhalede bizden düşük teklif veren olmazsa elimizden geleni yaparız. Baştan ihaleyle ilgilenmiyordum ama bize nasip olursa yaparız. Üstesinden geliriz" diye konuştu.

'TOKİ DAVET ETTİ KATILDIK'
Varlıbaş aslında stat ihalesine girmeyi hiç düşünmediklerini söyleyerek "Ben kendim isteyerek girmedim. TOKİ bize davet gönderdi. O davete cevapsız kalamazdık" diye konuştu. Varlıbaş ayrıca "TOKİ böyle bir kapasitemiz olduğunu görmüş ki çağırmış bizi. Şimdiye kadar alıp da teslim etmediğimiz bir proje yok" diye ekledi.

TÜRKİYE'NİN İLK YEŞİL PROJESİNE İMZA ATIYOR
1980'de kurulan VARYAP'ın bugüne kadar gerçekleştirdiği projeler arasında toplam 2 bin 500 konut ve ve bir alışveriş merkezininden oluşan Uphil Court Ataşehir, Uphill Court Bahçeşehir projeleri bulunuyor. Konya Adalet Sarayı'nı da inşa eden VARYAP, İstanbul Çağlayan'da Avrupa'nın en büyük Adliye Sarayı inşaatına devam ediyor. VARYAP'ın yatırım planları içinde Trabzon Atapark alışveriş merkezi ve İstanbul Pendik'te alış veriş merkezi, Afyon Termal Otel ve Muğla Bodrum'da iki butik konut projesi bulunuyor. Şirketin devam eden prjelerinden Ataşehir'deki VARYAP Meridian da Türkiye'nin ilk LEED sertifikalı yeşil karma projesi özelliği taşıyor.

198 milyon 950 bin TL
Varlıbaş-Uzunlar'ın teklif ettiği rakam

80 milyon dolar
Eren Talu'nun harcadığı rakam

170 milyon dola
Stadın tahmini maliyeti

Etiketler:

Emlak piyasası canlanmadı

23:38 / Gönderen Melih / yorum (0)


Emlak piyasası canlanmadı
Kredi faiz oranlarının düşmesine sevinen emlakçılar, piyasada beklenen hareketliliğin yaşanmadığını belirttiler
İstanbul, Ankara ve İzmir'de konut sektörünün nabzını tutan emlakçılar son dönemde konut kredisi faizlerinde peş peşe indirime gidilmesinden memnun olsalar da, piyasada ''beklenen'' hareketliliğin ve fiyat artışının henüz yaşanmadığını belirttiler.

İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Sabri Ateş AA muhabirine yaptığı açıklamada, bankaların konut kredisi faizlerini düşürdüğünü, ancak ''kredi masraflarını'' yükselttiğini belirterek, ''Yani tüketici için kredinin maliyetinde değişen bir şey olmadı'' yorumunu yaptı.

Bankaların 100 bin lira kredi için 9 bin lira masraf isteyebildiğini, 120 ay vade için 80-90 bin lira de faiz aldığını anlatan Ateş, ''Bir anlamda tüketicinin gözünü boyuyorlar, gerçekte indirim gibi görünse de vatandaşın cebine yansımıyor. Orta gelir grubu da bu oranlarda kredi kullanmıyor'' diye konuştu.

Bu dönemde ev almak isteyenlerin bankalardan kredi kullanmak yerine, sıfır faizle uzun vadede ödemeli konut imkanı sağlan müteahhitleri tercih ettiğini söyleyen Ateş, ''Yani müteahhitler bu kriz döneminde alıcıları bankaya yönlendirmeden kendi finansmanını kendileri yapıyor, 60 aya kadar sıfır faizli kredi uygulayarak konutlarını satıyorlar'' dedi.

Ateş, İstanbul'da konut fiyatlarına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

''Merkezde de periferde de fiyatlar şöyle. Önceki yıllarda metre karesi 1.500-2.000 lira arasında olan konutlar bugün 1.000-1.500 lira arasında. Müteahhitler ürettikleri konutları satabilmek için birim değerlerini aşağıya çektiler, hem de sıfır faizle 60 aya kadar vade yaparak. Müşteri de bankadan kredi alacağına, bu müteahhitleri tercih ediyor. Çünkü bankadan 100 bin lira kredi için yine 190 bin lira geri ödeme yapması gerekiyor. 'Kredi oranı düştü, konut satışları arttı' şeklindeki haberlere inanmayın. 9 bin civarında üyem var, bu üyelerim kan ağlıyor. Yoksa en çok biz isteriz konut piyasası canlansın, herkes bundan ekmek yesin...''

İstanbul'da genel eğilimin ikinci el eski binalardan konut almak yerine deprem yönetmeliğine uygun sıfır konutları almak yönünde olduğunu anlatan Ateş, ''Eski evlerin satışı çok azaldı. Vatandaş eski bir konutu banka kredisiyle almak yerine gücü nispetinde yeni yapılmış evi uygun ödemelerle almayı tercih ediyor. Sadece üst gelir grubu merkezden yalı vesaire alıp ciddi paralar harcayarak bunları yeniliyorlar'' dedi.

''ANKARA'DA FİYATLAR GERÇEK DEĞERİNDE''

Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası (ATEM) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Taylan da faizlerin ''iyi'' seviyelere gerilediğini, ancak bazı bankalara ilişkin yoğun şekilde ''yüksek dosya masrafı'' çıkarıldığı yönünde şikayetler aldıklarını anlattı.

Yaz döneminin ve Ramazan ayının etkisiyle Ankara'da konut fiyatlarında belirgin değişikliklerin olmadığını dile getiren Taylan, bayramdan sonraki dönemde piyasada bir hareketlilik beklense de fiyatlarda büyük artış yaşanmayacağını söyledi.

Taylan, ''Fiyatlar normal artış periyodunda gidecektir, zaten büyük artış olursa talepte azalma olur. Gayrimenkul fiyatları şu ada zaten çok aşağılarda değil, gerçek değerlerinde'' diye konuştu.

Konut almak isteyen tüketicileri bilinçli davranmaları yönünde uyaran Taylan, ''Gerçek fiyattan almak için odalarımıza kayıtlı emlak müşavirlerini tercih etmeliler'' dedi.

Ali Taylan, Ankara'da konut fiyatlarının semt semt, hatta bir binadaki dairelerin konumuna göre bile büyük değişiklikler gösterdiğini, bu nedenle metre kare fiyatına dair bir genelleme yapılamayacağını sözlerine ekledi.

''KREDİ FAİZ ORANLARINDA BANKA İLE PAZARLIK YAPIN''

İzmir Ticaret Odası (İZTO) Gayrimenkul Faaliyetleri Komitesi Başkanı Ahmet Haluk Şamlı ise tüketicilerin kredi faizlerinin düşmesinden psikolojik olarak etkilendiğini ve piyasada bir ''kıpırdanmanın'' başladığını söyledi.

Şamlı, faizlerin biraz daha düşmesi ve kredi alma koşullarının biraz daha kolaylaşmasıyla bu piyasadaki kıpırdanmanın canlanmaya dönüşeceğini dile getirdi.

Kredi alma sürecinde banka ile tüketici arasında bir anlamda ''serbest piyasa ekonomisinin'' yaşandığını, faiz oranı ve masraflarda pazarlık yapılabildiğini ifade eden Şamlı, ''Geçtiğimiz günlerde bir müşterimiz bir bankadan 1,19 faiz oranıyla kredi başvurusunda bulundu, yapılan pazarlık sonucu bu oran 1,10'a çekildi. Bu indirim 100 bin lira için 4-5 bin lira fark demek'' dedi.

Haluk Şamlı, bankaların kredi masraflarında da indirime gittiğini belirterek, ''Müşteri bu konuda çok bilinçli davransın. Özellikle geri ödeme koşulları güzelse bu indirimler daha kolay yapılıyor'' diye konuştu.

İzmir'de konut fiyatlarının faizlerdeki düşme trendi öncesine göre yüzde 10'lar seviyesinde yükseldiğini anlatan Şamlı, ''Faizlerin düşmesi, fiyatlara hemen etki etmedi, ama yavaş da olsa kıpırdanma başladı. Önümüzdeki dönemde yüzde 25-30 gibi bir artışa yol açacaktır. Bu yüzden imkanı olanlar için tam alma zamanı''dedi.

Şamlı, İzmir'de merkezi semtlerde konut fiyatlarının metre karesinin ortalama 1.500 liradan başladığını sözlerine ekledi.


AA

Etiketler:

İnşaatcılar zam yaparsa kaybeder

23:33 / Gönderen Melih / yorum (0)


İnşaatcılar zam yaparsa kaybeder
Banka konut kredisi maliyetlerinin düşmesiyle konut satışlarının artması bekleniyor
Hareketlenmeyi başlamadan kesintiye uğratacak zammı düşünen inşaat şirketlerine sektörün içinden bir uyarı geldi. Zaman gazetesinin haberine göre, kredi faizlerinin çok düştüğünü ve bunun konut satışlarını tetikleyeceğini söyleyen Sinpaş Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Çelik, "Eğer bu aşamada zam yaparlarsa inşaatçılar kendileri kaybeder." dedi. Şirketlerin fiyatı artırmaları halinde müşteriyi kaçıracağını belirten Çelik, "Konut müşterisi normal müşteriye, gıda müşterisine benzemiyor. Zaten çok seçici davranıyor. Şirketler müşteriyi kaçıracak şekilde zam yaparlarsa inşaat sektörü kendisi kaybeder." diye konuştu. Çelik, konutta satış fiyatlarını tek başına satıcının belirlemediğini, alıcıyla satıcının buluştuğu ortak noktanın gerçekçi fiyat olarak ortaya çıktığını kaydetti.

İnşaat sektöründe bir projeyi hayata geçirmenin 5-7 sene sürdüğünü belirten Ahmet Çelik, "Bir inşaata başlayıp bitirene kadar hep bir ekonomik kriz görüyoruz. Kriz var diye inşaatçı mola veremez, işlerimiz devam ediyor." diye konuştu. 35 yıldır inşaat sektöründe faaliyet gösteren Sinpaş Yapı'nın konutlarını 2 yıl önce Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı bünyesinde toplayıp Borsa'ya açarken, şimdi de ticari projelerini birleştirme kararı aldı. Ahmet Çelik, grup bünyesinde yer alan ve toplam değeri 280 milyon doları bulan 18 ayrı ticari merkezi Servet Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı'na devrederek, tek çatı altında toplayacaklarını kaydetti. Ahmet Çelik'in açıklamasına göre şirketin İstanbul Topkapı'da inşası devam eden ve 20 milyon dolara mal olacak 24 bin metrekarelik ofis alanı ve ticari merkezlerinin yapımı 2010 yılı Mayıs ayında bitecek. 2009 yılı Kasım ayında ise Sinpaş Yapı, İstanbul Samandıra'ya bağlı Sancaktepe'de 230 konutluk Kelebekler Vadisi projesini açıklayacak. 30 bin metrekare inşaat alanına sahip Kelebekler Vadisi, 30 milyon dolara mal olacak. Şirket, İstanbul'daki ikinci lojistik merkezini İkitelli'de 22 bin metrekare alanda kuracak ve maliyeti 80 milyon dolar olacak. İstanbul Kâğıthane'de ise 22 bin metrekare alanda 18 milyon dolarlık ofis projesi için idari izin sürecinin tamamlanması bekleniyor. Çelik; Sancaktepe, İkitelli ve Kâğıthane projelerinin, başladıktan sonra 2 yıl içinde bitirilip sahiplerine teslim edileceğini söyledi.

METROBÜS GELDİ, SAMSUNG EYÜP'E TAŞINIYOR

Sinpaş Yapı'nın Belarus'ta konut projesi için bu ülkedeki izin süreçlerinin devam ettiğini belirten Çelik, ilk etapta 230 bin metrekare alanda 2 bin konut inşa edeceklerini kaydetti. Krize rağmen ticari yatırıma uygun arsa fiyatlarında çok fazla düşme olmadığını kaydeden Ahmet Çelik, büyük şehirlerde araziye olan talebin hiç bitmediğini ve fiyatların aynı düzeyde kaldığını ifade etti. Şirketin İstanbul Kurtköy ve Ankara'da iki yerde büyük arazileri olduğunu belirten Çelik, yatırım fırsatı doğduğunda buralarda inşaat yapacağını açıkladı.

Sinpaş Yapı bünyesinde yer alan Eyüp Flatofis'in yüzde 75'lik bölümü kiralandı. İstanbul'da Söğütlüçeşme ile Avcılar arasında metrobüs hattının faaliyete geçmesinden sonra ofisleri kiralayabildiklerini belirten Flatofis Müdürü Mehmet Özdemir, Samsung'un genel müdürlüğünü Zincirlikuyu'dan kendi ofislerine taşıyacağını açıkladı. Samsung, E-5 Karayolu üzerindeki servis çalışanlarının metrobüsü kullanmasını sağlayarak, personel servis aracından yılda 180 bin dolar tasarruf edecek. Bu da şirkete 3 aylık kira bedeli kadar tasarruf sağlıyor. Flatofis'te 2 bin 400 metrekare alan kiralayan Samsung, 120 olan çalışan sayısını da 3 yıl içinde 250'ye çıkarmayı planlıyor. Zincirlikuyu ve Levent'teki gökdelenlerde yer alan ofislerin metrekare bazında kira bedellerinin 17 ile 35 dolar arasında değiştiğini belirten Özdemir, Flatofis'te bu rakamın 18-23 lira olduğunu söyledi. Flatofis'e metrobüsten sonra merkez ofisini taşıma kararı alan güvenlik şirketi Pronet'in genel merkezdeki çalışan sayısı 700 kişi. Vodafone ve HP'ye çağrı merkezi hizmeti veren, Microsoft'a da verecek olan Metis de taşınmak üzere Flatofis'ten yer kiraladı. İstanbul'daki Şafak Hastaneleri'ni satın alan Yunanlı Maya Grup da genel merkez olarak Flatofis'i kullanacak. Mehmet Özdemir, "Özellikle metrobüsten önce Maslak'tan buraya firma çekebilmek için zorlanıyorduk, ama metrobüsten sonra rahat müşteri bulmaya başladık." dedi. Flatofis'in çatı katındaki Latife Restoran'ı ise basketbolcu İbrahim Kutluay işletiyor.

Etiketler:

Müteahhitler için sertifika sistemi

23:31 / Gönderen Melih / yorum (0)


Müteahhitler için sertifika sistemi
Kamu İhale Kurumu, iş deneyim belgelerinde sahteciliği önlemek için karne sistemine benzer bir model üzerinde çalışıyor
''Müteahhitlik karnesi''nin bazı kesimlerce alınır-satılır hale gelmesi nedeniyle uygulamadan 2003 yılında Kamu İhale Kanunun yürürlüğe girmesiyle vazgeçilmişti. Karne sistemi zorunlu olmaktan çıkarılmış, iş bitirme, denetleme ve yönetme belgeleri gündeme getirilmişti. Bu belgelerin düzenlenmesinde görülen usulsüzlükler ve ihale sürecinde çok fazla belge istenmesinin yarattığı sıkıntı, Kurumu yeni bir çözüm arayışına itti. Kurum, şimdi ''müteahhitlik karnesine'' benzeyen ancak karne sisteminin olumsuzluklarını bertaraf edebilecek bir sertifikasyon sistemi üzerinde çalışıyor.

Konuya ilişkin A.A muhabirinin sorularını yanıtlayan Kamu İhale Kurumu Başkanı Hasan Gül, bir yasal düzenlemeyle ''müteahhitlerin yeterliliğine ilişkin sertifikasyon sistemi kurma yetkisinin'' Kamu İhale Kurumuna verildiğini ifade etti. Yasada çok açık olmayan, genel bir ifade bulunduğunu kaydeden Gül, sistemin nasıl çalışacağına ilişin daha ayrıntılı bir çalışma yürüttüklerini söyledi.

Hasan Gül bir soru üzerine, Kamu İhale Yasasında konuya ilişkin bir düzenleme öngördüklerini belirterek, şöyle konuştu:

''Sistemin asli unsurlarının kanunda yer alması gerekiyor. Temel olarak yapılacak şey şu; eski karne sistemine biraz benziyor. Karne sisteminin mahsuru neydi? Artık alınır satılır bir hale gelmişti, kişi kendi tecrübesini başkasına satma gibi bir konuma gelmişti. Burada bizim yapacağımız işin mantığı şu; müteahhitlerin iş deneyimi, mali durumu, personel durumu, araç-gereç durumu, işlerdeki performansı gibi unsurları dikkate alarak her müteahhide hangi tür ve tutarda ihalelere katılabileceğine dair bir sertifika vermek.''

Sertifikanın, A1, A2, A3 ya da A, B, C, D gibi sıralanabileceğini ifade eden Gül, en üst grubu simgeleyen A1 veya A grubunun büyük çapta ihalelere girebileceğini belirtti. Gül, ''B gurubu olan, A grubunun katılacağı seviyeden daha düşük seviyede işlere katılabilecek. C grubu, B'den biraz daha düşük. D grubu en düşük sertifika seviyesine sahip müteahhitler olacak ve onlar en düşük çapta işlere katılabilecek'' şeklinde konuştu.

''HERKES HER İŞİ YAPAMAYACAK, SİSTEM SAĞLIKLI İŞLEYECEK''

İhalelerde geçmişte yapılan işler hakkında iş deneyim belgesi, teçhizata, personele ilişkin belgeler, banka referans mektubu gibi çok sayıda belge istediklerine işaret eden Gül, öngörülen sertifika sistemiyle bu kadar belgeye gerek kalmayacağını anlattı. Gül, ''sertifikayı verirken tüm bilgileri değerlendirmiş olacağız. Bunun için artık ihalelerde bu belgeleri istemeyeceğiz, sadece sertifikasını gösterecek'' dedi. Hasan Gül, kağıt ortamında toplanan belgelerin azalmasının elektronik ihale sistemine geçişte önem taşıdığını ve bu sisteme de altyapı oluşturduklarını kaydetti.

Gül, bir soru üzerine ''sahte iş deneyim belgeleri'' sorunu bulunduğuna dikkati çekerek, ''Sahte iş deneyim belgeleri sorunu vardı, bolca...onları engellemiş olacak. Ona ilişkin kayıtlar, muhtemelen kurumumuzda tutulacağı için artık ihaleye katılan firmaların hangi grup işlere, hangi büyüklükteki işlere katılabileceğini zaten biliyor olacağız'' dedi.

Gül, öngörülen sistemin işin niteliğine etkisiyle ilgili soruya karşılık da mevcut yapıda da benzer iş grupları uygulaması bulunduğunu, ''herkesin her işi yapamadığını'' dile getirdi. Gül, ''Şu anda da var bu kural ama çok sağlıklı şekilde izlenemiyor. Sertifikasyon yöntemiyle bu biraz daha sistematize edilmiş olacak ve şu anda piyasada olan yanlış düzenlenmiş iş deneyim belgeleri veya sahte düzenlenen iş deneyim belgelerinin önüne geçilmiş olacak'' diye konuştu.

Çalışmada hangi aşamada bulunduklarına yönelik soru üzerine de Gül, çalışmaların henüz alt seviyede olduğunu ifade ederek, sertifikasyon sistemin gereğinin net olduğunu ancak nasıl hayata geçirileceği üzerinde çalışmanın sürdüğünü kaydetti. Sistemin nasıl kurulabileceğine ilişkin öneriler geliştireceklerini ve ilgili kurumlarla masaya oturacaklarını kaydeden Gül, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının da sürece dahil olacağını belirtti.

Sertifikanın kamu tarafından mı yoksa yapı denetimindeki onaylanmış kuruluşlar gibi özel sektör eliyle mi verileceğinin sorulmasına karşılık Gül, dünyadaki uygulamalarda büyük ölçüde özel sektörün öne çıktığını kaydetti. Bu yapıda kamunun da onaylanmış kuruluşun çalışma esaslarını belirlediğini ve kuruluşun işi yapıp yapamayacağını onayladığını anlatan Gül, kişisel görüşünün özel sektör eliyle yürütülmesi olduğunu, ancak bu konunun henüz gündemde yer almadığını söyledi.


AA

Etiketler:

Türkiye Prefabrik Birliği Eğitim Programı İçin Kolları Sıvadı

07:17 / Gönderen Melih / yorum (0)


Türkiye Prefabrik Birliği Genel Sekreteri Bülent Tokman, ilk çeyrekteki Üretimin, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 43 azaldığını söyledi.

Türkiye’de prefabrikasyonu tanıtmak ve yaygınlaştırmak, teknolojik altyapısını oluşturmak, mesleki ilerleme ve dayanışmayı sağlamak amacıyla 1984 yılında kurulan Türkiye Prefabrik Birliği, bu amaç doğrultusunda çeşitli birimsel, teknik ve tanıtan faaliyederinde bulunuyor. Üyelerinin teknik ve ekonomik gelişmelerini ulusal çıkarlar doğrultusunda yönlendiren birlik; meslek içi eğitim, sektörle ilgili araştırma – geliştirme, yönetmelik, şartname ve kılavuz hazırlama çalışmaları, öğrenci yarışma ve bursları ile sektör adına önemli adımlar atıyor. 2005 yılında kendi sektöründe benzer amaçları taşıyan Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği, Türkiye Hazır Beton Birliği, Agrega Üreticileri Birliği, Kireç Sanayicileri Derneği ve Beton Katkı Üreticileri Birliği gibi sektör kuruluşlanüe bir araya gelerek Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonunun (YÜF) kuruluşunda da yer alan birlik, bu çatı altında da faaliyetlerine devam ediyor.

Yürütülmekte olan tüm bu faaliyetlerin yanında, yaptıkları en önemli çalışmanın; üyelerin üretim kalitelerinin denetimi ve sertifikasyonu olduğunu söyleyen Türkiye Prefabrik Birliği Genel Sekreteri Bülent Tokman, yapı denetimi konusundaki boşluktan hareketle, birlik üyelerinin 1998 yılından itibaren bağımsız denetçiler tararından her yıl denetlenmeye ve belgelenmeye başladığını kaydetti.

Denetimi, bağımsız uzmanlar yapıyor


Denetimin, sektördeki bağımsız uzmanlar tararından hazırlanan yönetmeliğe göre yapıldığını söyleyen Tokman “Yapılan denetimin başarılı olması durumunda verilen ‘Kalite Güvence Belgesi’ işverenler açısından önemli bir güven unsuru haline gelmiştir. Sistemin yanlış veya haksız rekabet amacıyla farklı kullanımının önlenmesi için Kalite Güvence Belgesinin simgesi olan ‘KDGS’ markası da Türk Patent Enstitüsü tarafından tescil edilmiştir. Üyelerimizle birlikte, bu yaklaşımın sektörün en önemli pazarını oluşturan sanayi yapılarının sahipleri tarafından da benimsenmesi ile ülkemiz sanayi varlığının güvence altında alacağı görüşündeyiz” dedi.

Kriz nedeniyle özellikle sanayi yatırımlarının durmasının sektörü olumsuz etkilediğini bildiren Tokman 2008 yılının ilk üç aylık dönemine göre üretim düşüşünün 2009 yılında yüzde 43 olduğunu kaydederek; 2009′da üst yapı elemanlarında yüzde 47, altyapı elemanlarında yüzde 40, çevre düzeni elemanlarında ise yüzde 49’luk bir düşüş yaşandığını söyledi.

Sorunlara çözüm için girişimlerde bulunuyoruz

Yetersiz denetim ve toplumda kalite talebinin olmaması nedeniyle ortaya çıkan haksız rekabet, kalifiye işgücü eksikliği, kamu yatırımlarında hızanılmaması, Ar-Ge faaliyetlerine gerekli önemin verilmemesi gibi sorunlarla karşılaştıklarını belirten Tokman; birlik olarak, sorunlara çözüm bulmak adına çeşitli girişimlerde bulunduklarım söyledi. Tokman, söyle devam etti: “İşgücü eğitimi için Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikasının (İNTES) Mesleki Yeterlilik Kurumu ile yaptığı işbirliği çerçevesinde, biz de birlik olarak, meslek standartlarının belirlenmesi ve bir eğitim programı hazırlanmasına yönelik çalışmalara başladık. Yine sektörün en önemli sorunlarından biri olan denetimsizlik konusunu çözmek adına, birliğimiz teknik komitesi tarafından geliştirilen denetim sistemi ile üyelerimizin her yıl bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesini sağlıyoruz.”

Etiketler:

PB Prefabrik Ön Gerilmeli Boşluklu Döşemede İddialı

07:13 / Gönderen Melih / yorum (0)


Türkiye Prefabrik Birliği üyesi olan firmaları, her yıl birlik bağımsız denetçileri tarafından proje ve tesis denetiminden geçtiğinin ve Türkiye Prefabrik Birliği Kalite Güvence Belgesi’ni aldığının altını çizen PB Prefabrike Beton Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar, ISO 9001-2000 Kalite Sistem Belgesi, ISO 14001-2004 Çevre Sistem Belgesi ve ISO 18001-2007 İs Güvenliği ve Çalışan Sağlığı Sistem Belgesi ile üretim yaptıklarını ifade etti.

Firmalarının, proje hazırlama aşamasından başlayarak anahtar teslimi her türlü endüstriyel tesisin beton prefabrik yapı elemanları ile inşaatını yapacak şekilde donanmış bir inşaat firması olduğunu dile getiren Küçükkayalar, 1978 yılından bu yana inşaat sektöründe edindikleri deneyimlerini 1992 yılında kurdukları beton prefabrik elemanları üreten ilk tesisleriyle birleştirdikleri kaydetti. Küçükkayalar, 1998 yılında Bursa Orhaniye mevkiinde açtıkları modem tesislerinde kendi gruplarındaki firmalara ait inşaatların yanı sıra diğer müteahhit firmalar için de beton prefabrik ön gerilmeli boşluklu döşeme, yalıtımlı / yalıtımsız cephe panelleri ve çubuk elemanların üretimi ile nakliye ve montajını yaptıklarını ifade etti. Küçükkayalar şöyle devam etti: “67 bin tonluk üretim kapasitesiyle 17 bin 500 metrekarelik bir alanda ve 40 kişilik çalışan kadrosuyla inşaat sektöründe hizmet veriyoruz. Tesisimizin aylık üretim kapasitesi 2 bin 300 metreküp seviyelerinde. Sadece iç piyasaya yönelik üretim ve satış yapıyoruz. 2008 yılı başında ön gerilmeli boşluklu döşeme üretim tesisimize yönelik yapmışolduğumuz yatırımlarla üretim kapasitemiz yüzde 11 arttı. Artan kapasitemizle birlikte üretimimiz 2008 yılında son 10 yılın en üst seviyesine çıktı. Tesisimizde, hammadde girişinden itibaren prefabrik elemanların üretilmesi, stoklanması, nakledilmesi ve montajının yapılması aşamasına kadar hassas bir kontrol ve izleme sistemimiz bulunuyor.”

Yasal yaptırımlar bulunmuyor

Geçen yıl ön gerilmeli boşluklu döşeme üretiminde Türkiye pazarının yüzde 22’sini karşıladıklarını söyleyen Küçükkayalar, 2008 yılından bu yana beton prefabrik elemanları üretimine ağırlık verdiklerini söyledi. 2009′un ilk beş ayında geçtiğimiz yılın aynı dönemine oranla yüzde 66’lık bir üretim düşüşü yaşadıklarını ifade eden Küçükkayalar, “İçinde bulunduğumuz durumun bu yılın sonuna kadar böyle devam edeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle, 2009 yılının bir önceki yıla kıyasla yaklaşık yüzde 60’lık bir düşüşle kapanacağını tahmin ediyoruz. 2009 yılı için hedefimiz, küçülen ekonomik yapı karşısında mevcut durumumuzu korumak ve varlığımızı sürdürmek” diye konuştu.

Daha fazla bilgi: http://www.pbprefabrik.com.tr/

Etiketler:

Toki’nin Robin Hood Yöntemi

07:10 / Gönderen Melih / yorum (0)


Toplu Konut İdaresi (TOKİ), son 5 yılda Türkiye çapında nüfusu 100 bini aşkın 15 şehir büyüklüğünde 370 bin konut üreterek bir imparatorluk haline geldi. Zenginden kazandıyla yoksulu destekleyen TOKİ hasılat paylaşım modeli ile ağırlığı İstanbul’da olmak üzere 55 bin lüks konut ürettirip, bu konutlardan elde ettiği 7 milyar TL’nin de katkısıyla Türkiye çapında 315 bin ucuz konut yapımına ulaştı. TOKİ önümüzdeki dönemde de 45 bin lüks konut yapıp, buradan elde edeceği gelirle 160 bin ucuz konuta daha imza atmaya hazırlanıyor.

Hükümetin “Planlı Kentleşme ve Konut Üretimi” programı kapsamında 2003 yılında Türkiye çapında başlattığı konut seferberliğini yöneten Toplu Konut idaresi (TOKİ) yaklaşık 5 yılda Türkiye’nin 81 ili, 603 ilçesinde 369 bin 547 konut üretimi gerçekleştirerek “Gayrimenkul İmparatoduğu”na dönüştü. 369 bin konut, altyapı ve sosyal donatılarıyla birlikte nüfusu 100 bini aşkın 15 şehir anlamına gelirken, TOKİ 2011 yılı sonuna kadar şehir sayısını 20′ye, konut sayısını 500 bine çıkarmayı hedefliyor. TOKTnm uyguladığı yöntem için “Robin Hood” benzetmesi yapanlar oluyor.

ROBİN HOOD YÖNTEMİ

TOKİ’nin ‘Robin Hood’ yöntemi şöyle işliyor: “2004 yılından bu yana konut üretiminin yüzde 80′ini yoksul ve dar gelirli alt gelir grubuna yönelik gerçekleştiriyor. “Hasılat paylaşım modeli” (arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı) ile üst gelir grubuna yönelik konut üretip buradan elde ettiği gelirle alt gelir grubunu finanse ediyor. Yani bir nevi zenginden alıp fakire veriyor.” Bu yöntem sayesinde TOKİ, hasılat paylaşımı ile ağırlığı İstanbul’da olmak üzere 55 bin lüks konut yapıp 7 milyar TL gelir elde etti. Elde edilen bu gelir Türkiye çapında inşa edilen 315 bin ucuz konutun yapımında kullanıldı.



ZENGİNDEN 7 MİLYAR TL ALDI

TOKİ ve iştiraki Emlak Konut GYO, ağırlığı İstanbul’da olmak üzere aralarında Ağaoğlu, Teknik Yapı, Varyap Varlıbaşlar, Tulip, Kuzu Grup ve Taşyapı’nın da bulunduğu pek çok firmayla toplam 13 milyar TL’lik hasılat paylaşımı ihalesi gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen 58 ihaleden TOKİ ve Emlak Konut’un elde ettiği gelir 7 milyar TL’ye ulaşırken, bu rakamın 4 milyar TL’si bu kurumların kasasına girdi.


İSTANBUL TÜRKİYE’YE YETİYOR

Son dönemde hasılat paylaşımı modeliyle inşa edilen projeler arasında ise Ağaoğlu’nun Ataşehir’deki 4 bin konutluk My Towerland, Varyap Varlıbaşlar’ın Batı Ataşehir’deki 1500 konutluk Varyap Meridian, Artaş - Güner ortaklığının Halkalı’daki 1108 konutluk Avrupa Konutları Atakent 2 ve Kuzu Grup‘un Bahçeşehir’deki 1045 konutluk Spradon Quartz‘ı yer alıyor. Büyük şehirlerde hasılat paylaşımı yöntemiyle lüks konutlara imza atan TOKİ ve işritaki Emlak Konut GYO, kaynak geliştirme uygulaması kapsamında özel sektörle birlikte 54 bin 944 lüks konut üretti. Bu konutların 45 bin adedi İstanbul’da yer alırken, geri kalanı ise Ankara, Eskişehir, İzmir, Tekirdağ ve Diyarbakır’da inşa edildi.

45 BİN YENİ LÜKS KONUT

Önümüzdeki dönemde hasılat paylaşımı modeliyle TOKİ’nin Emlak Konut GYO’yla

birlikte 45 bin yeni konut hedefi bulunuyor. Böylece bir kaç yıl içinde arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı modeliyle inşa edilen konut sayısının da toplam 100 bine ulaşması hedefleniyor. TOKİ’nin ve Emlak Konut GYO’nun üretilen projelerden aldığı hasılat ile toplamda 160 bin yeni konut daha üretebileceği belirtiliyor. Şu anda TOKİ’nin Seyrantepe Spor Kompleksi dışında hasılat paylaşımı projeleri için gerçekleştireceği büyük bir ihale bulunmazken, önümüzdeki 2-3 ay içerisinde yeni ihalelerin yapılacağına dikkat çekiliyor.

TOKİ, arsayı veriyor lüks konutun yüzde 40′ını alıyor

ARSA karşılığı gelir paylaşımı esasına göre yapılan satış modelinde, özel sektör kuruluşlarının önce düzenlenen ihalelere katıldığını söyleyen Emlak Konut GYO Genel Müdürü Feyzullah Yetgin, modelin işleyişini şöyle anlatıyor: “Bu model, kamu ve özel sektör işbirliği uygulaması halinde hayata geçiyor. İhalede, söz konusu arsa üzerinde anlaşma yapıyoruz. TOKİ’nin yönetmeliği çerçevesinde sözleşmeler yapılıyor. İhaleyi kazanan kuruluş, proje gelirinden elde edeceği hasılatın belli bir kısmını ödüyor. TOKİ, bu modelde inşa edilen projelerden ortalama yüzde 40 pay alırken, Emlak Konut GYO’nun aldığı pay da yüzde 38′e çıkıyor. Emlak Konut GYO, arsa dışında herhangi bir maliyete katılmadan projenin elde ettiği hasılatı paylaşıyor. Gayrimenkullerin pazarlama ve satış faaliyetleri ise yüklenici gayrimenkul firmaları tararından yapılıyor. Yüklenici firma, satışlar süresince TOKİ’nin de onayını alarak, konut piyasa koşullarındaki ve konut kredisi faizlerindeki değişimlere ve beklentilere göre fiyat ayarlaması yapabiliyor.”

Etiketler:

Konutta faiz yüzde 1’in altına indi

07:06 / Gönderen Melih / yorum (0)


Yurtdışı piyasalarda “krizin dibi göründü” şeklindeki beklentiler Türkiye’ye de yansıdı. Piyasalarda yaşanan iyimserlik, yatırımcıların risk alma iştahını artırırken, bankacılarda kolları sıvadı ve kredi faizlerinde çeşitli kampanyalarla birlikte indirime gitti. Konut kredilerinde faiz bir yıl vadede yüzde 0.99′a kadar gerilerken, konut fiyatlarında büyük bir hareketelilik olmaması da piyasa uzmanlarınca ‘fırsat’ olarak değerlendirildi.

İYİMSERLİK YANSIDI

Yurtdışında krizin bittiğine yönelik sinyaller özellikle para ve sermaye piyasalarında büyük bir harekete neden oldu. Ay başından itibaren ABD borsalarındaki yukarı yönlü hızlı harekete eşlik eden İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 44 bin puanı aşarak yılın en yüksek seviyelerine kadar yükseldi. Dolar ise TL karşısında 1.50 lira düzeyinden 1.40 lira seviyelerine kadar geriledi. TL’ye olan talep ise oldukça dikkat çekici boyuttaydı. Öyle ki yabancıların liraya olan talebi, gösterge bono bileşik faizini tarihinde ilk kez tek haneli rakama inmesini sağladı; Gösterge bono bileşik faizi yüzde 9.97 düzeyine kadar indi.

KREDİ PORTFÖYÜ 38.7 MİLYAR TL

Para ve sermaye piyasalarında yaşanan bu olumlu gelişme bankacıları da harekete geçirdi, özellikle kredi piyasasında bir hareketlilik gündeme geldi. Tüketici kredileri ve kredi kartları tutarı bir haftada 424 milyon lira artarak, 31 Temmuz itibarıyla 116 milyar 978,3 milyon liradan 117 milyar 402,4 milyon liraya yükseldi. Bunun 83 milyar 500,5 milyon lirası tüketici kredilerinden, yaklaşık 33 milyar 901,9 milyon lirası da bireysel kredi kartlarından oluştu. Tüketici kredileri 31 Temmuz tarihi itibariyle yaklaşık 345 milyon lira artarak, 83 müyar 500,5 milyon liraya çıktı. Tüketici kredileri kapsamında konut kredileri 38 milyar 671 milyon liraya yükseldi.

1 YILLIK VADEDE 0.99

Bu gelişmeler bankacıların faiz indirimini de gündeme getirdi. Konut kredi faizleri yüzde 1 düzeyinin altına indi Bazı bankalar 1 yıllık vadelerde konut kredi faizini yüzde 0.99 olarak uygulamaya başladı. Hala ortalama 7 yıl olarak kullanılan vadelerde 1.30-1.25 aralığında uygulanan konut kredi faizlerinin yıl sonuna kadar iyimserliğin devam etmesi durumunda aşağı yönlü seyrini devam ettirmesi bekleniyor. Yılın üçüncü çeyreğinde konut kredileri ile diğer bireysel kredilere yönelik talebin artacağı tahminleri yapılırken, konut fiyatlarının henüz hareketlenmediğine dikkat çekilerek, “Bu dönemde gelir gider dengesini kuran ve uygun fiyata konut bulabilen tüketiciler fırsatı değerlendirmeli” yorumu yapıldı.

Hürriyet

Etiketler:

Kriz Çiti Sardı, Sektör Daraldı

06:35 / Gönderen Melih / yorum (0)


Türkiye’de konut projelerini, müstakil villaları, toplu konutları çeviren modern çit sektörü, krizden yara alırken sektörün büyüklüğünün 500 milyon dolarda kaldığı belirtiliyor. Dikenli tellerin yerini alan modern çit sistemlerinde kriz nedeniyle yüzde 50′lere varan oranda küçülme görülüyor. Çit sistemleri alanında Türkiye’de irili ufaklı 200′e yalan firma faaliyet gösteriyor.

YEŞİL RENK TERCİH EDİLİYOR

İlter İş Dekoratif Çit Sistemleri Kurucusu Erkan Erdoğan, krizin sektörde işleri kötü etkilediğini belirterek, “Sektörün Türkiye’deki büyüklüğü 500 milyon-1 milyar dolar düzeyinde. Bahçeleri ve binaları koruyan çit sistemlerine talep konut sektöründeki daralma nedeniyle zora girdi” dedi. Konutlarda daha çok panel sistemlerin tercih edildiğini ifade eden Erdoğan, iyi bir çitin metrekare fiyatının ortalama 25 TL’den başladığını, ekonomik sıkıntının çit talebini önemli oranda etkilediğini kaydetti. Erdoğan, çitlerde daha çok yeşil rengin tercih edildiğini aktararak, çit alacaklara fiyattan önce kaliteye dikkat etmeleri önerisinde bulundu.

Modern çit sistemleri özellikle konut projelerinde kullanılıyor. Eskiden çit deyince dikenli teller akla geliyordu. Çitler ise panel sistemlere yoğunlaşıyor. Türkiye’de hala dikenli telin kullanıldığı bahçeler bulunuyor. Pazarda ilgi gören ve yerini sağlamlaştıran ürünler ise ferforjeye benzeyen ürünlerden oluşuyor. Bu tarz ürünler boya da gerektirmiyor.

HAPİSHANE GÖRÜNTÜSÜ YOK


Tempotel’den Ahmet Eken ise dikenli tellerin konutlarda hapishane görüntüsü oluşturduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Kriz işlerimizi etkiledi. Nakit akışı azaldı. Piyasaların açılmasını bekliyoruz. “Normalde çitin mevsimi kasım ayına kadardı. Çitler, villardan fabrikalara kadar her türlü alanda güvenlik ve dekoratif amaçlı kullanılıyor.”

Çit sistemleri çevre güvenliği sağlıyor.

Betafence Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Çağrı Deniz Üçüncü, çit sistemlerinin çevre güvenlik sistemleri olarak anılmaya başladığını da belirterek, şunları söyledi: “Dekoratif ve işlevsel çözümler sunuyoruz. Güvenlik amacıyla üretilen yüksek güvenlik sistemleri de var. Enerji santrallerine, kimya tesislerine yönelik çözümler bunlar. Hedef kitlemiz, demir yolları, karayolları, bunun yanında konut alanları, siteler, endüstriyel alanlar, fabrika çevreleri, yeni projelerin yanında şehir içindeki eski siteler. Eski siteler de çitleri tercih etmeye başladı. Fiyatlar ürünlere göre değişiyor. Konut sitesinin etrafındaki çitlerin merretül fiyatı ortalama 30 TL. Ürüne göre değişir. Endüstriyel ürünlerde kilo fiyatı 2-3 Euro arası.”

Daha fazla bilgi: http://www.iltercit.com/, http://www.betafence.com.tr/

Etiketler: ,

Kriz ve Yerli Parke Sektörü

06:31 / Gönderen Melih / yorum (0)


Şık görünümüyle evlerin ve işyerlerinin zeminine estetik bir hava katan ve insanların vakitlerinin çoğunu üzerinde geçirdikleri parkede, sektör büyüklüğü 1 milyar dolara koşarken kriz yerli üreticilerden çok ithalatçıları vurdu. Daralmanın yaşandığı sektörde, fiyatının makul olması nedeniyle yüzde 50′nin üzerinde oranda laminata kayılırken, masif ve lamine kullanımı da azalıyor. Yeni teknolojilerle beraber renkli ve boyalı parkeler ön plana çıkarken, görsellik de parkede önemli unsurlardan biri haline geliyor.

YERLİLER ETKİLENMEDİ


Parke Sanayici ve İşadamları Demeği (PARSİAD) Başkanı Sebahattin Şensoy, inşaat sektöründeki daralmanın parkeyi de etkilediğini aktararak, “Sektör genel olarak daraldı ancak ithalatçı firmalar yerlilere göre daha fazla zorluk yaşadılar. Yerlilerin bu dönemde ithalatçılardan pazar payı bile aldığını söyleyebiliriz. Çin ürünleri de kriz darbesi yedi” dedi. Sektörün Türkiye’de 1 milyar dolarlık büyüklüğünün bulunduğunu ifade eden Şensoy, pazarın ucuz ve kolay döşenir ürün olması nedeniyle laminat parkeye kaydığını kaydetti. Şensoy, lamine ve masifin daha pahalı ve kaliteli olduğunu ancak pazarın yüzde 50′nin üzerinde oranlarda laminata kaydığını ifade etti.

Şensoy, inşaat sektörünün daralması nedeniyle yenileme alanından işlerin geldiğini aktaran Şensoy, şunları söyledi:”Durgunluk olsa da son aşamaya gelen inşaatlarda çalışmalara devam edildi. Teslim edilmesi gereken konutlarda parke kullanımı oldu. Son dönemde parkede yeni trendler de oluştu. Bunlardan biri boyalı parkeler. Laminat parkeler, üzerinde dekor kağıtları olan, desenler bulunan bir uygulama. Ama boyalı parkelerle değişik görüntü ve estetik elde edilmesi sözkonusu.”

GÖRSELLİK ÖNE ÇIKIYOR

İthal parke satıcısı Bahar Parke’den Hüseyin Kaça da, sektörde durgunluğun yüzde 40’lara kadar geldiğine kaydederek, şöyle konuştu: “İthalatçılar olarak daha fazla etkilendik. İnşaat sektöründeki durgunluk sektörü çok etkiledi. Yenilemeden de çok pay alamadık. İnsanlar genelde parkelerine cila yaparak idare ediyor. Yeni ürün döşenemiyor. Parkede fiyatlar laminatta 12-20 TL arasında. Lamine ve masifin metrekare fiyatları ise 20-60 Euro arasında değişiyor. Teknoloji değiştikçe de ürünlerin görsellikleri öne çıkıyor. Kaliteden çok görselliğe önem veriliyor.”

Kaçar Orman Ürünleri Kurucusu Kenan Kaçar da, alım gücünün zayıf olması nedeniyle Türkiye’de daha çok ağacın fotokopisi olan laminat parkenin tercih edildiğini belirterek, laminat parkede sektörün Çin malları tarafından istila edildiğini, sektörde dört yerli fabrikanın talebin yüzde 10′unu karşıladığını geriye kalanın ithal edildiğini kaydetti

Hürriyet

Etiketler:

Prefabriğe Devlet Desteği

06:30 / Gönderen Melih / yorum (0)


2008′in ilk üç aylık dönemine göre, üretim düşüşünün yüzde 43’ü bulduğu prefabrik sektörüne devlet eli uzandı. Hazine Müsteşarlığı, tarafından yayımlanan “Bölge Bazında Desteklenecek Sektörler Taslağı”na göre; dört ayrı bölgeden toplam 39 ilde prefabrik üretimine yönelik teşvik uygulanacak. Yılın ilk yansını kayıp olarak gören firmalar da teşviklere kilitlendi.

Yeni nesil inşaat anlayışının vazgeçilmez öğelerinden prefabrikler, yaklaşık 20 yıla yakın bir geçmişe sahip olduğu Türkiye’de özellikle Marmara Depremi’nden sonra büyük bir ivme yakalamasına rağmen krizden etkilenmekten kurtulamadı. Son 10 yıllık süreçte, deprem için en iyi çözüm olmasının yanında, ucuz ve pratik şekilde inşa edilmesi nedeniyle prefabrik konutlara olan rağbet giderek artmıştı. Ta ki 2008 sonunda etkisi giderek derinleşen mali krize kadar. Yetersiz denetim ve toplumda kalite talebinin olmaması nedeniyle ortaya çıkan haksız rekabet, kalifiye işgücü eksikliği, kamu yatırımlarında hıza önem verilmemesi nedeniyle prefabrikasyonun kamu yatırımlarında kullanılmaması ve Ar-Ge faaliyetlerine gerekli önemin verilmemesi gibi sorunlarla boğuşan prefabrik üreticilerine devlet eli uzandı.

Üretimdeki düşüş %40′ı aştı, 2007’de 209,8 bin dolar olarak gerçekleşen prefabrik malzemeleri ihracat oranını 2008′de 278,8 bin dolara çıkaran sektörün, geçen yılın son çeyreğinde düşüş trendine girmesi yetkilileri harekete geçirdi. Türkiye’yi dört bölgeye ayıran yeni teşvik paketi çerçevesinde Hazine Müsteşarlığı, tarafından Temmuz ayında yayınlanan “Bölge Bazında Desteklenecek Sektörler Taslağında prefabrik yapı elemanları alanında da dört ayrı bölgeden 39 ile teşvik uygulanacağı belirtildi. 21’i üçüncü bölgede olmak üzere toplam 39 ili kapsayan prefabrik yapı elemanları alanında yapılacak desteklerin sektörü ne denli rahatlatacağı ise şimdiden merakla bekleniyor. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Prefabrik Birliği Genel Sekreteri Bülent Tokman, 2008 yılının ilk üç aylık dönemine göre, üretim düşüşünün yüzde 43 olduğunu belirterek; 2009 yılında üst yapı elemanlarında yüzde 47, altyapı elemanlarında yüzde 40, çevre düzeni elemanlarında ise yüzde 49’luk bir düşüş yaşandığını vurguladı. Türkiye Prefabrik Birilği olarak, depreme dayanıklı yeni bağlantılar gerçekleştirmek amacıyla AB tarafından fonlanan uluslararası bir projede yer aldıklarını belirten Bülent Tokman, hem bu projeye verilecek katkıların hem de projeden elde edilecek sonuçların sektör için oldukça önemli olduğunu dile getirdi.


Gereksiz harcamalar kısılıyor Sektörün en önemli sorunlarından biri olan denetimsizlik konusunun çözümü için de boş durulmuyor. Türkiye Prefabrik Birliği teknik komitesi tarafından geliştirilen denetetim sistemi ile üyelerin her yıl bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesi de sağlanıyor. Yılbaşından itibaren tüm sektörlerde olduğu gibi prefabrik sektöründe de oldukça karamsar bir hava estiren krizin, tüm şirketleri tedbir almaya zorladığı kaydediliyor. Firmaların gereksiz tüm harcamaları kıstığı ve personel alımlarını yavaşlatğı belirtilirken, 2008 başında hedeflenen projelerin ötelendiği vurgulanıyor. Yılın ilk yansını kayıp olarak gören firmaların da ikinci yarıdan itibaren teşviklerin etkisiyle zararlarını giderme yoluna gidecekleri belirtiliyor.

Teşvikli Bölgeler ve İlleri

21’i üçüncü bölgede olmak üzere toplam 39 ili kapsayan prefabrik yapı elemanları alanında desteklenecek bölgeler şöyle:

Birinci Bölge

Bursa, Eskişehir, Bilecik

İkinci Bölge

Balıkesir, Çanakkale (Bozcaada ve Gökçeada ilçeleri hariç), Aydın, Denizli, Muğla.

Üçüncü Bölge

Manisa, Afyon, Kütahya, Uşak, Konya, Karaman, Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Sivas, Yozgat, Zonguldak, Karabük, Bartın, Samsun, Tokat, Çorum, Amasya.

Dördüncü Bölge

Kastamonu, Çankırı, Sinop, Trabzon, Or¬du, Giresun, Rize, Artvin, Gümüşhane, Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli.

Etiketler:

Sineklik Sektörü Kriz Dinlemiyor

06:28 / Gönderen Melih / yorum (0)


Türkiye’de sineklerden yılda 200 milyon dolara sineklikle korunuyoruz. Sabit, stor, sürme ve menteşeli olmak üzere dört çeşidi bulunan sineklik sektörü, krizden etkilenmeden büyümesini sürdürüyor. Türkiye’de daha çok lüks konutların tercih ettiği sinekliğe yazlıklar, villalar ve lüks sitelerden talep kesilmiyor. Sineklik fiyatları da ebatına bağlı olarak pencere başına 100 ila 400 TL arasında değişiyor.

Sinax Sineklik Sistemleri Satış Pazarlama Müdürü Fulya Kümüştekin, Türkiye’de sineklik sistemlerinin yıllık 150-200 milyon dolarlık bir pazar yarattığını belirterek, Mart sonunda başlayarak Eylül’e kadar sürecek sezonun krizden etkilenmediğini, talebin iyi gittiğini kaydetti. Ürünlerinin daha çok A müşteri grubuna hitap ettiğini dile getiren Kümüştekin, sadece sineklik değil villa ve dairelere özel çözümler ürettiklerini de ifade etti. Kümüştekin, sektörde ciddi anlamda üretim yapan 5 firma bulunduğunu, diğerlerinin merdivenaltı olduğunu dile getirerek, “En çok stor sineklik ürünümüz satılıyor. Dikey versiyonu kapılar, yatay versiyonu ise pençeler için tercih ediliyor. Villa sahipleri özellikle sabit ve menteşeli olanları tercih ediyor. Bu tarz onlanlar ömür boyu kullanılabiliyor. Kışın yukarıya kaldırıldığı için kirlenmiyor. Ayrıca villa projeleri için de sürme sineklikler var” dedi.


Sineklik üretimi yapan Özgür Metal’in Genel Koordinatör Hüseyin Sayıcı da, krizden fazla etkilenmediklerini, sineklik satışlarının sektör genelinde iyi gittiğini söyledi. Sinekliğin dört çeşidinin bulunduğunu ve fiyatlarının da ebatlarına göre pencere başına 100 TL ile 400 TL arasmda değiştiğini aktaran Sayıcı, sektörün büyüklüğünün 200-300 milyon dolar arasında olduğunu kaydetti. Sayıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha çok sürmeli sistemler tercih ediliyor. Sektörün geleceği de iyi. Yeni binalar yapılıyor ve sinek sorunu da devam ettiği için hep talep geliyor. Son dönemde yeni trend olarak pileli sineklik sistemlerine de talep gösteriliyor. Lüks konutlar yanında insanlar yazlıkları için de sineklik istiyor. Mayıstan, eylül ayına kadar işlerimiz iyi gidiyor”


Köpek besleyen alüminyum telli tercih etsin

SİNAX Sineklik Sistemleri Satış Pazarlama Müdürü Fulya Kümüştekin, sineklik alacak olanlara şunlara dikkat etmelerini öneriyor:
İlk önce ihtiyaçlarını çok iyi belirlesinler.
Evinde köpek besleyenler mutlaka alüminyum telli sineklik tercih etmeli.
Çok uzun ömürlü ürün isteyenler mutlaka stor sineklik tercih etsin. Kışın kaldırıldığında tül kapı içeride kaldığı için ömrü uzuyor ve temizlenmesine de gerek kalmıyor.
Sürme kapısı olanlar sürme sineklik almalı.
Renkler de belirtilmeli, ahşap, beyaz, siyah gibi çeşitli renlerde sineklikler olabiliyor.

Etiketler:

İki ayda 6 milyon ton çimento üretildi

08:14 / Gönderen Melih / yorum (0)

Tamamı özel sektöre ait çimento fabrikalarından 2009 yılı Ocak-Şubat aylarını kapsayan yılın ilk iki aylık döneminde 6 milyon 86 bin 100 ton çimento üretildi. Rekabet Kurumunun aldığı karar çerçevesinde gecikmeli olarak açıklanan bu yıla ilişkin iki aylık gerçekleşmelerine göre, çimento üretiminin 4 milyon 15 bin 984 tonluk bölümü iç piyasada tüketilirken, üretimin 2 milyon 96 bin 377 tonluk bölümü ise ihraç edildi.


Marmara üretimde lider bölge

Yılın ilk iki ayında üretilen çimentonun büyük bölümü geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Marmara bölgesindeki fabrikalardan sağlandı.



1 milyon 703 bin 507 ton çimento üretiminin yapıldığı Marmara bölgesini sırasıyla 1 milyon 306 bin 699 tonla Akdeniz bölgesi, 954 bin 601 bin tonla Güneydoğu Anadolu bölgesindeki çimento fabrikaları izledi.



Aynı dönemde Ege bölgesindeki çimento fabrikalarından 770 bin 415 ton, Karadeniz bölgesindeki fabrikalardan 577 bin 878 ton, İç Anadolu bölgesi fabrikalarından ise 525 bin 869 ton çimento üretimi elde edildi. Ocak-Şubat ayları toplamında Doğu Anadolu bölgesinde fabrikalarından da 175 bin 131 ton üretim gerçekleştirildi.



Kaynak : http://www.arkitera.com

Etiketler:

Ruhsatsız binalara kademeli ceza geliyor

08:12 / Gönderen Melih / yorum (0)

TBMM'ye sunulan yeni İmar Kanunu ile artık gecekondu yapanlara ceza kademeli verilecek. Yapı sahibi ve idareye karşı tüm sorumluluk ise fenni mesullerde olacak.



İmar Kanunu'nda yapılan değişiklikle, gecekondu yapanlara verilecek cezalar kademeli hale getiriliyor. Ceza, yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine, sınıfına, çevreye etkisine, can ve mal emniyetine ve aykırılığın büyüklüğüne göre verilecek. İmar Kanunu ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede (KHK) Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu. Tasarıyla gelen düzenlemelerden bazıları şöyle:


İhbar etmezse sorumlu

- Yapı sahibine ve idareye karşı sorumlu olan fenni mesuller; yapıda yetki belgesi olmayan usta çalıştırılmasını, şantiye şefi bulundurulmaksızın yapım işinin sürdürülmesini, yapının mevzuata aykırı yapılmasını veya istifalarını, 3 iş günü içinde ilgili idareye ihbar edecek. Fenni mesuller, aksi halde kanuni sorumluluktan kurtulamayacak. İhbar üzerine, en geç 3 iş günü içinde yapı mühürlenerek, inşaat durdurulacak.

- Fenni mesulün istifası veya ölümü halinde, başka bir meslek mensubu gelmedikçe yapının devamına izin verilmeyecek. Fenni mesulün istifası halinde, istifasından önceki işlere dair sorumluluğu devam edecek. Yeni atanan fenni mesul, ise daha önce yapılan işlerde, eksiklik varsa giderilmesinden sorumlu olacak.

- Yapım ve denetim süreçlerini de birbirinden ayrılacak. Buna göre, fenni mesuller, mesuliyet üstlendikleri yapıyla ilgili olarak yapı müteahhitliği, şantiye şefliği, taşeronluk ve malzeme satıcılığı yapamayacak. Yapı sahibi, yapısının fenni mesuliyetini üstlenemeyecek.



Vatandaşa kolaylık sağlanacak

- Müteahhitlerin vergi ve sigorta borcu nedeniyle yapı kullanım izni alamadığı için zor durumda kalan vatandaşlara da kolaylıklar getiriliyor.

Buna göre yapının müteahhidi olmayan yapı sahibinin talebi üzerine ilgili idarece durum tespit edilerek yapı kullanma izin belgesi verilecek.

Yapı sahibi ruhsat süresi dolmamış olan bir yapının etüt ve proje mükellefliği, yapı müteahhitliği veya şantiye şefliği görevlerinden herhangi birini üstlenmemiş ise bütün sorumluluk ilgisine göre etüt ve proje müelliflerine, yapı müteahhidine, şantiye şefine ve ilgili fenni mesullere ait olacak.



Kim ne kadar ceza ödeyecek?

- Ruhsat alınmadan veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı 3 iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere, 500 liradan az olmamak üzere para cezası uygulanacak. Ceza, yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine, sınıfına, çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine göre değişecek.

- Bakanlıkça yapı sınıfı ve grubu esas alınarak belirlenen cezası, yapının mevzuata aykırı kısmının her bir metrekaresine uygulanarak tespit edilecek, miktarı her yıl yeniden değerleme oranında artırılacak.

- Tasarı, Anayasa Mahkemesinde iptal gerekçesi doğrultusunda idarece verilecek para cezalarının alt ve üst sınırlarını belirliyor. İdari para cezaları, mevzuata aykırı yapının sınıfı ve grubuna göre, yapı yaklaşık maliyetinin yüzde 4 ile yüzde 25'i arasında olacak.

- Yapıldığı tarihten bu yana onarım görmeyen, idare veya mahkemece afet tehlikesi karşısında can ve mal güvenliğini tehdit edeceği tespit edilen yapılara, idare uyarmasına rağmen yapı sahibince güçlendirme yapılmaması veya yıkılmaması durumunda, yapı sahibine 10 bin lira idari para cezası verilecek.

- Kanundaki sorumlulukları yerine getirmeyen, bunlara aykırı davranan yapı veya parsel sahibine, harita, plan, etüt ve proje müelliflerine, fenni mesullere, yapı müteahhidine, şantiye şefine, ilgisine göre ayrı ayrı olmak üzere 2 bin lira, bu fiillerin çevre ve sağlık şartlarına aykırı olması halinde 4 bin lira, can ve mal emniyetini tehdit etmesi halinde 6 bin lira idari para cezası verilecek.

- Köyde sürekli oturanlara, projeleri il özel idaresince incelenerek fen, sanat ve sağlık şartlarına uygun olmasına rağmen muhtarlık izni olmaksızın konut ve maksatlı tarım, hayvancılık yapısı inşa etmeleri halinde 300 lira idari para cezası uygulanacak.

- Belirtilen fiillerin, yapının inşa sürecinde tekrar ederse, para cezaları bir kat artacak.



Müteahhidin yetki belgesi iptal edilecek

- Yapı müteahhidinin yetki belgesi; yapım işinin ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olması ve verilen sürede aykırılığın giderilmemesi halinde 5 yıl, ruhsat eki etüt ve projelere aykırı gerçekleştirilen imalatın can ve mal güvenliğini tehdit etmesi halinde 10 yıl, bakanlıkça olumsuz sicil değerlendirmesi halinde 1 yıl süreyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca iptal edilecek.

- Yapı müteahhidinin, yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçlarını ödememesi, diğer sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda, bakanlık yetki belgesini 1 yıldan az olmamak üzere iptal edecek, sorumluluklarını yerine getirinceye kadar yeni yetki belgesi düzenlenmeyecek. Yetki belgesi iptal edilen yapı müteahhidi, yeni yetki belgesi düzenleninceye kadar yeni iş üstlenemeyecek. Yetki belgeli yapı müteahhidi olmadan başlanılan yapının ruhsatı iptal edilecek ve yapı mühürlenecek.

Etiketler:

TOKİ, Seyrantepe ihalesini iptal etti

08:10 / Gönderen Melih / yorum (0)

TOKİ Başkan Yardımcısı Ahmet Haluk Karabel, Seyrantepe Stadyumu'nun geri kalan yüzde 76'lık kısmının 1 yıl içerisinde tamamlanması şartıyla TOKİ tarafından ihalesinin en kısa sürede yapılacağını bildirdi.


Karabel, Seyrantepe Stdayumunun gelir paylaşımı yöntemiyle yapılması için 21 Ağustos'ta yapılan ihalede teklif veren firmalarla bugün gerçekleştirilen sözlü pazarlığın ardından açıklama yaptı.


TOKİ'de yapılan müzakerelerde, Aşçıoğlu A.Ş, Aşçıoğlu Limited Şirketi, Viatrans A.Ş, Ofton A.Ş, Meydanbey İnşaat Ticaret Sanayi Limited, Ağaoğlu GAMA İnşaat Madencilik Turizm İthalat İhracat Limited Şirketi İş Ortaklığı, toplam 1 milyar lira olan satış gelirini değiştirmezken toplam gelirden arsa payı karşılığı idare payını 70 milyon liradan 147,5 milyon liraya çıkardı.


Grup, artan satış geliri üzerinden idare payını da yüzde 1'den yüzde 3'e yükseltti.


AFA Prefabrik Beton Sanayi Ticaret A.Ş. de 864 milyon 936 bin liralık toplam satış gelirini değiştirmezken idare payını 112 milyon liradan 127 milyon liraya çıkardı, artan toplam satış geliri üzerinden önerdiği yüzde 1'lik idare payını ise değiştirmedi.

Özkar İnşaat Ticaret Sanayi A.Ş, Emlak Pazarlama İnşaat Proje Yönetimi Ticaret A.Ş İş Ortaklığı da, bugün yapılan sözlü ve yazılı turda herhangi bir teklifte bulunmadı.

TOKİ Başkan Yardımcısı Karabel, ihale komisyonunun yaptığı değerlendirme sonucunda, firmaların teklif ettiği idare payı toplam gelirinin yeterli bulunmadığını, bu nedenle ihalenin iptal edilmesine karar verildiğini bildirdi.

TOKİ'nin en kısa sürede Seyrantapa Spor Kompleksi yapım işini kamu ihale mevzuatı hükümlerine tabi olarak hak ediş ödemek suretiyle ihaleye çıkaracağını açıklayan Karabel, inşaatın 1 yıl içinde tamamlanarak hizmete açılmasının öngörüldüğünü vurguladı.

Daha önceki ihalenin Ali Sami Yen Stadyumunun bulunduğu bölümün değerlendirilmesi suretiyle Seyrantepe Spor Kompleksinin yapılmasını kapsadığını hatırlatan Karabel, bundan sonraki aşamada Ali Sami Yen'in ayrı bir proje olarak değerlendirileceğini belirtti.

AÇILIR KAPANIR TAVAN DAHİL 1 YILDA TAMAMLANACAK

Seyrantepe'nin yapımının TOKİ'ye ne kadara mal olacağının sorulması üzerine Karabel şöyle konuştu:

''Daha önceki ihalede Ali Sami Yen'den sağlanacak gelir ile Seyrantepe projesinin finansmanının yapılması ayrıca TOKİ ile de gelir payı verilmesi öngörülmüştü. Böylece kamudan bir kaynak çıkmayacaktı. Şu anda inşaatın yüzde 24'lük bölümü yapıldı. Yüzde 76'lık bölümünün hak ediş ödemek suretiyle tamamlanması için ihale yapacağız. Ali Sami Yen artık ayrıca değerlendirilecek. Ali Sami Yen'i daha iyi şartlarda değerlendirerek Seyrantepe'ye aktaracağımız kamu kaynağını en aza indirebiliriz. Dünya standartlarını dikkate aldığımızda açılır kapanır tavanlı 52 bin koltuklu, olimpik nitelikteki bir stadyumun koltuk başına maliyeti 2 bin avro ama ihalede bu bedelin aşağıya düşürülmesi mümkün. TOKİ fazla sıkıntıya girmeden bu stadı ve birkaç stadı yapacak güçte.''

Karabel, ihalenin en kısa sürede yapılacağını vurgularken ''Bu stadyumun maliyeti 104 milyon avro dersek yanlış olur mu?'' sorusuna, ''Bu şimdilik doğru olmaz'' yanıtını verdi.

Karabel ayrıca, iptal edilen ihalede açılır kapanır tavanın 1 yıl sonra yapılmasının öngörüldüğünün hatırlatılması üzerine, TOKİ'nin açılır kapanır tavan dahil stadyumu 1 yıl içinde tamamlamayı öngördüğünü bildirdi.

(AA)

http://emlak.sabah.com.tr/guncel/toki_seyrantepe_ihalesini_iptal_etti.html

Etiketler: ,

3. Köprü En Kuzeye

08:08 / Gönderen Melih / yorum (0)


Başkanı Gürsel Tekin’in ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın peş peşe açıkladıkları “Tarabya-Beykoz” güzergâhına Başbakan Erdoğan’ın ertesi gün “kesin değil” demesi ne anlama geliyor? Sorunun yanıtını “Başbakan Karadeniz kıyı yoluyla bağlantı istiyor...” şeklinde yorumlayan uzmanlar, bu nedenle yeni güzergâhın “en kuzeye” kayabileceğini belirtiyorlar. Çünkü Erdoğan, 2007’nin Nisan ayındaki “Karadeniz kıyı yolu açılış töreni”nde yaptığı konuşmada şunları söylemişti: “Benim rüyam, bu yolu tamamıyla sahilden İstanbul’a ulaştırmak. İnşallah Karadeniz sahil yolu İstanbul’un üçüncü köprüsüyle de bütünleşecek.” Başbakan’ın Topbaş’ı bile yalanlamasındaki temel neden de “onayı olmadığı anlaşılan” Tarabya-Beykoz güzergâhının işte bu “rüya”sıyla çelişmesi.


“İnşallah” dediği duasındaki “tamamıyla sahilden” dileğinin gerçekleşebilmesi ise 3. köprünün “Karadeniz kıyı yolunu Trakya’ya sahilden devam ettirecek bir projeyle bütünleşmesi”ne bağlı.

Bunun için “yegâne” güzergâhın ise Boğaziçi’nin Karadeniz’e en yakın kesimindeki “Garipçe/Rumeli Feneri” arası ile “Poyrazköy/Anadolu Feneri” arası olduğunu belirten bir Büyükşehir Belediyesi uzmanı şunu söylüyor: “Karadeniz Kıyı Yolu’nun Kandıra-Şile aksından Boğaz’ı geçerek Trakya’daki Kilyos-Kıyıköy-İğneada (Kırklareli) -Bulgaristan yönünde ‘Avrupa Yolu’ olarak devam edebilmesi için Tarabya’dan bağlanmak ters düşüyor.”

3. köprünün “yap-işlet-devret” yöntemiyle ancak bir “müşteri” bulunması halinde yapılabileceğini, Karadeniz kıyı yolunun ise dış kredilerle gerçekleştiğini anımsatan bir başka Büyükşehir uzmanı da şu yorumu yapıyor: “Başbakan, 3. köprüyü muhtemel kıyı yolu güzergâhına çekerek, bu yol için kullanılan Dünya Bankası kaynaklarından da yararlanmayı düşünüyor olabilir.”

Bakanın ‘planı’ nerede?

Erdoğan son açıklamasıyla işte bu yorumlara neden olurken, yine Topbaş’ın “Tarabya-Beykoz güzergâhını Başbakan’la geçen şubatta helikopterden saptadık” demesini de şu sözleriyle geçersiz kılıyor: “Ulaştırma Bakanı ile yeniden helikopterle gezerek, yılbaşına kadar güzergâhı kesinleştireceğiz...” (22 Ağustos 2009-gazeteler)

Bu konuşma ise Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın 09 Temmuz 2009’daki “3. köprü planları ilgili belediyelere gönderildi” açıklamasının “gerçek dışı” olduğu kanısını yaratıyor. Dahası, yine Bakan’ın “Eylülde ihaleye çıkarız” sözünü de anlamsız kılıyor. Bakan Yıldırım, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde gazetecilerin sorularını yanıtlarken özetle şunları söylemişti: “Kırklareli-İstanbul yolunun köprü yoluyla ilgisi yok. Şu anda üzerinde karar kılınan güzergâh için il ve ilçe belediyelerine planlara işlenmesi talebiyle müracaat edildi.”

Ne var ki Başbakan “şu anda üzerinde karar kılınan güzergâh” olmadığını açıklarken, Bakan Yıldırım’ın belediyelere “hangi planı gönderdiği” sorusu da yanıtsız kalıyor. Eğer Sarıyer, Beykoz ve Büyükşehir belediye meclisleri yakında bir “3. köprü planı” görüşeceklerse, bunda Başbakan’ın onayı olmadığı için boşuna toplanmış olacaklar!

Benzer şekilde Karayolları Genel Müdürü Cahit Turan’ın “3. köprünün üzerinden demiryolu tasarlanıyor” (10 Temmuz 2009) açıklaması da Erdoğan’ın sözleri ve “beklentileri” karşısında artık geçerli değil. Çünkü Ulaştırma Bakanlığı’nda, Karadeniz kıyı yoluna paralel bir demiryolu projesi bulunmuyor.

İstanbul’daki hemen tüm bilim ve uzmanlık çevrelerinin karşı çıktığı, sivil kuruluşların yanı sıra kimi kamu kurumlarındaki plancıların da eleştirdikleri; hatta iktidar ve muhalefet partilerinden çok sayıda siyasetçinin bile “karşıyız” dedikleri 3. köprü konusundaki bu “monarşik” karar sürecinin, özellikle son zamanlardaki “demokratik açılım” söylemleriyle birlikte yaşanıyor olmasının ise ne anlama geldiğini “çalıştay”cılarımızın yorumuna bırakıyorum.

Etiketler:

Restorasyon Teknikleri

22:51 / Gönderen Melih / yorum (0)

Restorasyon Teknikleri


1. SAĞLAMLAŞTIRMA


Bilimsel restorasyonlarda yapılara tarihi belge olma durumu nedeniyle olabildiğince az müdahale edilmesi istenir.
Bu nedenle koruma açısından en uygun yöntem sağlamlaştırma ile yetinmektir. Ancak yapının hasar derecesine göre müdahalenin yöntemi ve kapsamı da değişir.


Sağlamlaştırma ;


1 - Zeminin Sağlamlaştırılması


2 - Taşıyıcı Sistemin Sağlamlaştırılması


3 - Kullanılan malzemenin sağlamlaştırılması olarak ele alınabilir.


1.a. Malzeme Sağlamlaştırması


Her şeyden önce uyguladığımız her türlü yeni malzemeyi daha iyisini bulduğumuz zaman yapının özgün malzemesine zarar vermeden geri alabilmeliyiz.

- Suyun etkisiyle taş malzemede
oluşan tuzlanma


1.b. Taş Öğelerin Sağlaştırılması


Taşın bozulma nedenlerini ;


Malzemenin özelliklerine bağlı bozulmalar ve çevresel etkenlerin neden
olduğu bozulmalar olarak değerlendirebiliriz.


Eski eserlerde taşıma kolaylığı düşünüldüğünden yöresel malzemelerin kullanılması tercih edilmiştir. Taş öğelerde de yakın çevredeki ocaklardan çıkarılan taşlar kullanılmıştır. Taşıma zorluğu, ulaşım problemi malzemenin seçimini sınırlandırmış ve bazen yapı ile hiç de uygun olmayan taşlar kullanılabilmiştir. Yapıda kullanılan malzemelerin uyumsuzluğu bozulma, yıpranma sürecini hızlandıran en önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle yapıya yeni girecek malzemenin de özgün malzemeye zarar vermeyecek ve onunla uyumlu olacak şekilde seçilmesine dikkat etmek gerekir.


Taşların oluşumlarına bağlı özellikleri de(Taşın rengi, dokusu, tane bileşimi, gözenikliliği gibi) dış etkenlerden etkilenerek tahrip olmasına neden olabilmektedir.


Çevresel Faktörler (Su ve Hava gibi) yapıdaki taş öğelerin bozulumunu hızlandırmakta, taşın bünyesine giren sular taşı ayrıştırarak çözmektedir. Zeminden yükselen nem strüktürü ıslatarak taşıyıcı sisteme gelen yükü fazlalaştırdığı gibi, içinde taşıdığı tuzların duvar yüzeyinde yoğunlaşması nedeniyle çiçeklenmelere, duvarın fiziksel ve kimyasal yapısını bozucu etkilere neden olabilmektedir.


Hava kirliliği de anıtların üzerinde kirli bir tabakanın oluşmasına, taşları eriten asit yağmurlarının oluşmasına neden olmaktadır.


Taş yapılarda malzeme çoğu zamanda farklı metallerle bir arada kullanılmıştır. Örneğin demir ve çelik atmosfer ve suyun etkisiyle pas oluştururlar. Bu da taş öğelerde lekelenmelere neden olur. Hatta kesme taş yapılarda bağlantı elemanı olarak kullanılan demir kenet ve miller iyi izole edilmezse korozyana uğramakta, paslanmakta ve genişleyerek duvar bloğu, söve gibi yapı elemanlarını çatlatabilmektedir. Müdahale edilmezse yapı elemanını parçalamaktadır.


Sarmaşıklar ve bitki kökleri de taş malzemenin aralıklarına girerek yapının ayrışmasına neden olabilmektedir.


Özellikle korniş, harpuşta gibi yatay elemanlar üzerinde büyüyen alg, liken gibi organizmalar da salgıladıkları sıvılarla lekelenmelere ve asit (kireçtaşının ana içeriği olan kalsiyum karbonatı eriten okzalik asit gibi) etkisiyle yüzeysel bozulmalara neden olurlar.


İnsanlar da havanın kirletilmesi, hatalı yapılan kazı, koruma, onarım çalışmaları gibi nedenlerle taş malzemeye zarar verebilmektedirler.


Malzeme sağlamlaştırılması sırasında yüzeyler ve çatlaklar koruyucu, yapıştırıcı, doldurucu nitelikte çeşitli kimyasallarla işleme tabii tutulurlar. Bu malzemeler sürülerek, püskürtülerek veya emprenye edilerek uygulanırlar. Örneğin oluşan tuzların temizlenmesi için uygun kimyasal madde püskürtme, fırça ile sürme veya vakumla uygulanma şeklinde tatbik edilebilir. Onarımları için özgün taşın rengine ve yapısına uyum sağlayabilecek malzeme araştırması yapmak gerekir.


1.c. Ahşap Malzemenin Sağlamlaştırılması ;


Ahşap malzemenin tahrip olma nedenlerini iç ve dış nedenler olarak iki gurupta inceleyebiliriz.


Yapının konumundan kaynaklanan iklim, (iklim-nem ilişkisi oranı) topoğrafik konum, zemin koşulları gibi nedenler malzemenin ve yapının tahribatına neden olabilir.


Projelendirme ve strüktür sistemi hataları, uygun olmayan malzeme kullanımı, yanlış yapı malzemesi seçimi, uygulama ve işçilik hataları da yine tahribatı hızlandıran faktörlerdir.


Örneğin; Taşıyıcı öğelerde sert ahşap kullanılması gerekir. Ahşap malzemenin zemin ile temas etmesi de zemin rutubetinden etkilenmesini sağlar. Rutubet ahşap malzemenin en büyük düşmanıdır. Ahşabı yumuşatarak zararlı organizmaların oluşmasına ortam hazırlar. Rutubetli ortamlarda ahşap malzemede bakteri, mantar oluşumuna bağlı çürümeler, renk değişikliği, ıslaklık, birbirine dik çatlaklar vb. görülebilir. Hava ve nemin de etkisiyle ahşap bünyesine aldığı rutubeti kuruyarak geri vererek genleşip büzülecektir. Bu da malzemede çatlama, yarılma gibi bünyesel deformasyonlara neden olacaktır. Çalışma sonucu oluşan boyutsal değişimler de yan yana gelmiş parçalar arasında boşluklara, yapı elemanlarının şekil değiştirmesi gibi kusurlara neden olur. Bunları önlemenin yolu ahşabın imalattan önce kuru veya ortam rutubetinde saklanmasından geçer.


Ahşap güneşin etkisiyle kararmaya başlar, Suyun etkisiyle de ahşabın dokusu gri, lifli ve dayanıksız hale gelir. Yüzeyde kabarma, çatlama, dökülmeler olmaktadır.


Böcek delikleri Asitler ve bazlar da ahşabın yumuşamasına, sürekli
temas halinde ise dokusunun bozulmasına neden olurlar.


Ahşap yapılarda strüktürel amaçla kullanılan demir malzemeler de
ahşap malzeme üzerinde koyu lacivert ve siyah renkli lekeler
oluşturmaktadır. Açık hava ile temas halindeki ahşap elemanlarda
lekelenme daha fazla olur.


Ahşap malzemenin sağlamlaştırılması esnasında böcek ve mantara
karşı gerekli tedbirler alınmalıdır. Restorasyonlarda ana ilke
olabildiğince özgün parçanın yerinde bırakılmasıdır. Yerinde duran
ahşap böcek ilacı ve ona uyumlu mantar ilacı ile ilaçlanmalıdır.
Yapıya yeni girecek ahşap emprenye edilmelidir.


Emprenye edilen ahşap çürümez, korozyona uğramaz,
hava şartlarından, böcek ve mantarlardan etkilenmez.
Zamanla eğilip bükülmez ve üzerinde çatlaklar meydana gelmez.
Özellikle yerinde kalacak ahşaba püskürtme ve fırça yoluyla emprenye
yapılabilir. Ancak bu yüzeysel bir işlem olup malzemenin derinliklerine
nüfuz etmez.


Yangın da ahşap malzeme için büyük bir tehlikedir.
Ateşe karşı koruyucu olarak kullanılan malzemeler kesinlikle
ahşabı yanmaz hale getirmez. Yalnızca malzemeyi geç tutuşur
hale getirmeyi ve yanmaya başladıktan sonra ateşin yayılmasını
geciktirmeyi sağlarlar. Böylece yangına karşı tam korunma ve
mücadeleyi kolaylaştırırlar.


Ahşabın yangına karşı korunmasını sağlayan maddeler yüzeye
fırça ile sürülmekte ya da püskürtülmektedir.
- Ahşap binada yağmur suyu nedeniyle oluşan bozulma.


1.d. Taşıyıcı sistemin sağlamlaştırılması


Yapının taşıyıcı sisteminin gözden geçirilip zayıf noktaların tespit edilmesi ve uygun çözümler saptanması gereklidir. Ahşap iskeletli yapılarda bağlantıların sağlam olup olmadığı araştırılmalıdır.


Günümüzde teknolojinin sağladığı tekniklerle ankraj, temel genişletme, sağlam zemine inen kazık temeller, enjeksiyon gibi metodlarla strüktürel sağlamlaştırma işlemleri eskiye nazaran daha kolaylıkla yapılabilmektedir.


Taşıyıcı sistemin sağlamlaştırılmasında yapının durumuna uygun olarak


Kesit genişletme/ Mantolama
Destekleme /Payandalama


Çemberleme- Bağlantı ve Gergi çubukları uygulamaları yapılabilir.


Bunlardan başka binanın mevcut durumunun sağlamlaştırılması yapılması gereken ilk çalışmalardandır. Yapısal bozulmalardan binaya en çok zarar verenlerin giderilmesi gerekir. Bu bağlamda çevre, çatı drenaj sistemi ve yapıdaki ıslak hacimlerin uygun detay çözümleri yapılmalı ve eğer nem problemi varsa bu kontrol altına alınmalıdır. Zeminden yükselen nem, çatıdan sızan sular sonucu taşıyıcı öğelerde ,kaplamalarda bozulmalar olup olmadığı incelenmelidir. Kapalı mekanlarda küf ve mantarlar gelişeceğinden, çatı aralarına, bodrumlara havalanma olanağı sağlanmalıdır. Yeni bozulmaları önleyecek tedbirler alınmalıdır.

2. BÜTÜNLEME
Bir bölümü hasar görmüş ya da kaybedilmiş yapı ya da yapı öğelerinin yapının özgün durumuna uygun olarak çağdaş teknoloji ve malzemenin de gerektiği ölçüde kullanılarak geleneksel veya çağdaş en doğru tekniğin, malzemenin kullanılmasıyla bütünlenmesi gerekir. Bütünlenecek parçalarda yeni eklenecek malzemenin özgün malzemeyle uyumlu olmasına dikkat edilmelidir. Ancak tamamlama yapılırken renk ,doku, yüzey, malzeme, işçilik gibi çeşitli belirtme teknikleriyle onarılan kısmın orijinalden ayrılması sağlanmalıdır.


Her şeyden önemlisi bütünlemede varsayıma yer yoktur. Kültürel mirasımız olan bu yapıların birer tarih belgesi olduğu unutulmamalıdır.
3. YENİLEME
Günümüzde restore edilen birçok yapı özgün işlevinden farklı bir işlevle yüklenmiştir.
Venedik Tüzüğü ‘nün 5.maddesinde ;
¨Anıtların korunması her zaman onları yararlı toplumsal amaç için kullanmakla kolaylaştırılabilir. Bunun için her türlü kullanma arzu edilebilir; fakat bu nedenle yapının planı, ya da bezemeleri değiştirilmemelidir. Ancak bu sınırlar içinde yeni işlevin gerektirdiği değişiklik tasarlanabilir ve buna izin verilebilir.¨ der.

Yeni işlev yapının mimari, estetik değerlerine uygun olmalı, yapıda fazla bir değişiklik yapılmasına yol açmamalıdır. Yeni işlev gereği yapıya eklenecek mekan ve elemanlar yapının görsel, estetik ve tarihi değerine zarar vermemelidir.

Venedik Tüzüğü ‘nün 13. maddesinde ;

¨Eklemelere ancak yapının ilgi çekici bölümlerine, geleneksel konumuna, kompozisyonuna, dengesine ve çevresiyle olan bağlantısına zarar gelmediği durumlarda izin verilebilir.¨ der.
4. REKONSTRÜKSİYON
Rekonstrüksiyon ancak özel durumlarda kabul edilebilen bir uygulamadır. Tarihi değer taşımayan bu uygulama orijinal yapının kütle ve mekanlarını biçimsel olarak taklit etmekten öteye geçemez.


Rekonstrüksiyon için gerekli olacak tüm teknik verilerin, fotoğraf, rölöve var olması gerekir. Ayrıca yıkılmış yapıya ait kapı, pencere, tavan, silme gibi özgün parçaların yeni yapıda kullanılması rekonstrüksiyonun eski yapıyla bağının güçlendirilmesi açısından önemlidir.


Bir anıtın aynısını inşa etme tarihi açıdan bir değer taşımasa da geleneği sürdürme, yapım tekniklerini yaşatma bakımından önemlidir.
5. TEMİZLEME
Tek yapı ölçeğinde ya da kentsel ölçekte tarihi ve estetik değer taşımayan, anıtın ya da kentsel sitin genel yapısıyla uyuşmayan her türlü ekin kaldırılması işlemidir.

Venedik Tüzüğü’nün 11.maddesi’ nde;
¨Anıta mal edilmiş farklı dönemlerin geçerli katkıları saygı görmelidir; zira onarımın amacı ‘üslup birliği’ değildir. Bir anıt üst üste çeşitli dönemlerin izlerini taşıyorsa, en alttaki durumu açığa çıkarmak ancak bazı özel durumlarda -yok ¨ der.
Kaldırılacak eklerle ilgili karar verme yetkisi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları’na aittir. Temizleme işleminden önce ve sonra fotoğrafik belgeleme yapmak şarttır.
6. TAŞIMA
Bazı özel durumlarda anıtın başka bir yere taşınması gerekebilir. Bu işlem anıtın boyutlarına, malzemesine, yapım tekniğine bağlı olarak farklı şekillerde yapılabilir. En kolay olanı anıtın tüm elemanlarının tek tek numaralandırılarak sökülüp başka yerde kurulmasıdır. Bu özellikle ahşap yapılar için elverişli bir yöntemdir.
Venedik Tüzüğü’nün 7.maddesi ;
¨Bir anıt tanıklık ettiği tarihin ve içinde bulunduğu ortamın ayrılmaz bir parçasıdır. Anıtın tümünün ya da bir parçasının başka yere taşınmasına -anıtın korunması bunu gerektirdiği, ya da çok önemli ulusal, ya da uluslar arası çıkarların bulunduğu durumlar dışında- izin verilmemelidir.¨ der.


Restorasyona kaynak teşkil edecek çalışmaların doğru ve tam olarak yapılmaması durumunda yapıya uygulanan restorasyon yöntemi başarısız olabilir.

Etiketler:

Cephe Temizliği

22:45 / Gönderen Melih / yorum (0)

Cephe Temizliği:


1.Mekanik temizlik


Aşındırıcı kum, cam küresi ya da alüminyum tanelerinin düşük basınçla püskürtülmesiyle yüzeydeki kirlerin uzaklaştırılması sağlanabilir. Aşındırmanın fazla olmaması için düşük basınçla ve özenli çalışılmalıdır. Bu teknikte çalışan kişilerin iyi yetişmiş olmasına dikkat edilmesi gerekir. Bu teknik, bezemesiz, büyük yüzeylerin temizliği için uygundur. Bozulmuş yüzeylere kumlama uygulanması doğru değildir.





2. Kimyasal temizlik


Bezemeli, sanat ve tarihi değeri yüksek, hasara uğramış yüzeylerde bu teknikle temizleme yapılması tercih edilir. Kağıt hamuruna emdirilen kimyasal madde cepheye uygulanır. Belli bir süre bekletildikten sonra, bol suyla yıkanır. Eğer ilk uygulamada istenilen temizlik sağlanamıyorsa yüzeyin korunma durumuna göre, aynı işlem birkaç kez tekrarlanabilir. Kimyasal maddenin yüzeye zarar vermemesi için her uygulamadan sonra yıkama işleminin tekrarlanmasına dikkat edilmelidir.







3. Suyla yıkama


Cephelerin yıkanarak temizlenmesi, suda çözünen kirler söz konusu olduğunda başarılı sonuç vermektedir. Ancak cepheye fazla su verilmesi sakıncalıdır. Kılcallıkla (kapilarite) su taşın yüzeyinden içeri doğru hareket etmekte, duvar bünyesi içindeki tuzları harekete geçirerek, iç yüzeyde çiçeklenmelere neden olmaktadır. Bunu önlemek için suyu zerre halinde püskürten özel uçlar kullanılır. Adeta bir bulut gibi yayılarak kirli yüzeyi saran su zerreleri sayesinde çok az su ile geniş yüzeyleri ıslatıp temizlemek mümkün olmaktadır.





4. Emici kil ve kağıt hamurları uygulama


Çiçeklenme sorunu, tuz cozulmesi fiziksel (dıs etken/mekanik) bozulmadır.
Taşların tuzlu suları emmiş bulunduğu ve buharlaşmanın çok fazla olduğu çöl bölgelerinde görülür. Kurak bölgelerde buharlaşma ile kılcal taş çatlaklarından yeryüzüne yükselen tuzlu sular, yüzeye yaklaştıkça suyunu yitirir. Çatlakların kenarında tuz billurlaşması olur. Gece nemli geçerse, suyunu yitiren tuz billurları yeniden su alır ve hacmi genişler. Basınç etkisiyle taşlar parçalanır ve çözülür.
Fiziksel çözülmede taşların fiziksel yapıları etkili olmakla birlikte , iklim olayları daha fazla etkisini gösterir. Kimyasal, fiziksel,biyolojik bozulmalar farklıdır. Çiçeklenme sorunu organik ( Biyolojik ) çözülmedir.
Bitki köklerinden çıkan bitki özsuyu taşın içerisinde kimyasal çözülmeyi sadece kolaylaştırır ama etken değildir.
Genellikle restorasyon adına taşa yapılan yanlış müdahaleler ve yanlış yeşillendirmeler bu sorunları doğurur. Çok kirli, çiçeklenme sorunu olan cephelerde, sepiolite ve attapulgite gibi killerle hazırlanan hamur yüzeye sıvanır, sıvanan tabaka kuruduktan sonra kaldırılır. Gerektiğinde bu işlem tekrar edilerek duvar, içindeki çözünür tuzlardan, yüzeyindeki yağ, mum gibi yabancı maddelerden arındırılabilir. Cephenin çözünebilir tuzlardan arındırılması için deiyonize su ile hazırlanan kağıt hamurundan da yararlanılmaktadır.





5. Emici jeller uygulanması

Düşey yüzeylere uygulanan şeffaf jeller çok zayıf bazik karışımlardır. Fırça ile yüzeye sürülen macun kıvamındaki çözeltinin üstü plastik veya alüminyum folyo ile örtülür; çözücünün buharlaşmasına engel olmak için kenarları sıkıca kapatılır. Belli bir süre sonra üstü açılır, yüzey temizlenir ve deiy6nize su ile yıkanarak bazik kimyasal maddelerin uzaklaşması sağlanır. Yıkama güçlüğü nedeniyle bu yöntemi bol gözenekli taşlarda uygulamak pratik değildir. Temizliğin hangi teknikle yapılmasının uygun olduğuna karar verilebilmesi için önce cepheyi oluşturan malzemenin türü, kir tabakasının niteliği, yüzey bozulmaları ve yapının bulunduğu ortamın özellikleri incelenir. Bu araştırmalar koruma kimyacıları tarafından yürütülür. İstanbul’da Kültür Bakanlığı'na bağlı Konservasyon ve Restorasyon Merkez Laboratuarı uzmanları bu konuda bilimsel araştırma ve uygulamalar yapmaktadırlar. Örneğin taş yüzeylerin temizliği için tel fırça, zımpara kağıdı veya spiral gibi aşındırıcılar kullanılarak yüzeyler zedelenmektedir. İzin alınmadan temizlenen Molla Çelebi Camii cephesinde taşçı ustaları tarak ve madırga ile cephenin en üst tabakasını kazımışlardır. Temizleme işlemi sırasında yalnız kir tabakasının kaldırılmasına, taş veya tuğla yüzeyin tahrip edilmemesine özen gösterilmelidir. Oysa bu tür denetimsiz uygulamalarda, hem ilk taşçı ustasının taşı işlerken yüzeyde bıraktığı özgün izler, hem de taşın zamanla kazanmış olduğu patina yok edilmektedir. Temizlik için mekanik, kimyasal, ya da ısı kaynaklı teknikler arasından seçim yapılması söz konusudur. Bu amaçla önceden yüzey üzerinde değişik teknik ve kimyasallarla temizlik denemeleri yapılır ve koruma açısından en uygun olanı seçilir.
özgün inşaat

Etiketler: ,