Restorasyon Teknikleri

22:51 / Gönderen Melih / yorum (0)

Restorasyon Teknikleri


1. SAĞLAMLAŞTIRMA


Bilimsel restorasyonlarda yapılara tarihi belge olma durumu nedeniyle olabildiğince az müdahale edilmesi istenir.
Bu nedenle koruma açısından en uygun yöntem sağlamlaştırma ile yetinmektir. Ancak yapının hasar derecesine göre müdahalenin yöntemi ve kapsamı da değişir.


Sağlamlaştırma ;


1 - Zeminin Sağlamlaştırılması


2 - Taşıyıcı Sistemin Sağlamlaştırılması


3 - Kullanılan malzemenin sağlamlaştırılması olarak ele alınabilir.


1.a. Malzeme Sağlamlaştırması


Her şeyden önce uyguladığımız her türlü yeni malzemeyi daha iyisini bulduğumuz zaman yapının özgün malzemesine zarar vermeden geri alabilmeliyiz.

- Suyun etkisiyle taş malzemede
oluşan tuzlanma


1.b. Taş Öğelerin Sağlaştırılması


Taşın bozulma nedenlerini ;


Malzemenin özelliklerine bağlı bozulmalar ve çevresel etkenlerin neden
olduğu bozulmalar olarak değerlendirebiliriz.


Eski eserlerde taşıma kolaylığı düşünüldüğünden yöresel malzemelerin kullanılması tercih edilmiştir. Taş öğelerde de yakın çevredeki ocaklardan çıkarılan taşlar kullanılmıştır. Taşıma zorluğu, ulaşım problemi malzemenin seçimini sınırlandırmış ve bazen yapı ile hiç de uygun olmayan taşlar kullanılabilmiştir. Yapıda kullanılan malzemelerin uyumsuzluğu bozulma, yıpranma sürecini hızlandıran en önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle yapıya yeni girecek malzemenin de özgün malzemeye zarar vermeyecek ve onunla uyumlu olacak şekilde seçilmesine dikkat etmek gerekir.


Taşların oluşumlarına bağlı özellikleri de(Taşın rengi, dokusu, tane bileşimi, gözenikliliği gibi) dış etkenlerden etkilenerek tahrip olmasına neden olabilmektedir.


Çevresel Faktörler (Su ve Hava gibi) yapıdaki taş öğelerin bozulumunu hızlandırmakta, taşın bünyesine giren sular taşı ayrıştırarak çözmektedir. Zeminden yükselen nem strüktürü ıslatarak taşıyıcı sisteme gelen yükü fazlalaştırdığı gibi, içinde taşıdığı tuzların duvar yüzeyinde yoğunlaşması nedeniyle çiçeklenmelere, duvarın fiziksel ve kimyasal yapısını bozucu etkilere neden olabilmektedir.


Hava kirliliği de anıtların üzerinde kirli bir tabakanın oluşmasına, taşları eriten asit yağmurlarının oluşmasına neden olmaktadır.


Taş yapılarda malzeme çoğu zamanda farklı metallerle bir arada kullanılmıştır. Örneğin demir ve çelik atmosfer ve suyun etkisiyle pas oluştururlar. Bu da taş öğelerde lekelenmelere neden olur. Hatta kesme taş yapılarda bağlantı elemanı olarak kullanılan demir kenet ve miller iyi izole edilmezse korozyana uğramakta, paslanmakta ve genişleyerek duvar bloğu, söve gibi yapı elemanlarını çatlatabilmektedir. Müdahale edilmezse yapı elemanını parçalamaktadır.


Sarmaşıklar ve bitki kökleri de taş malzemenin aralıklarına girerek yapının ayrışmasına neden olabilmektedir.


Özellikle korniş, harpuşta gibi yatay elemanlar üzerinde büyüyen alg, liken gibi organizmalar da salgıladıkları sıvılarla lekelenmelere ve asit (kireçtaşının ana içeriği olan kalsiyum karbonatı eriten okzalik asit gibi) etkisiyle yüzeysel bozulmalara neden olurlar.


İnsanlar da havanın kirletilmesi, hatalı yapılan kazı, koruma, onarım çalışmaları gibi nedenlerle taş malzemeye zarar verebilmektedirler.


Malzeme sağlamlaştırılması sırasında yüzeyler ve çatlaklar koruyucu, yapıştırıcı, doldurucu nitelikte çeşitli kimyasallarla işleme tabii tutulurlar. Bu malzemeler sürülerek, püskürtülerek veya emprenye edilerek uygulanırlar. Örneğin oluşan tuzların temizlenmesi için uygun kimyasal madde püskürtme, fırça ile sürme veya vakumla uygulanma şeklinde tatbik edilebilir. Onarımları için özgün taşın rengine ve yapısına uyum sağlayabilecek malzeme araştırması yapmak gerekir.


1.c. Ahşap Malzemenin Sağlamlaştırılması ;


Ahşap malzemenin tahrip olma nedenlerini iç ve dış nedenler olarak iki gurupta inceleyebiliriz.


Yapının konumundan kaynaklanan iklim, (iklim-nem ilişkisi oranı) topoğrafik konum, zemin koşulları gibi nedenler malzemenin ve yapının tahribatına neden olabilir.


Projelendirme ve strüktür sistemi hataları, uygun olmayan malzeme kullanımı, yanlış yapı malzemesi seçimi, uygulama ve işçilik hataları da yine tahribatı hızlandıran faktörlerdir.


Örneğin; Taşıyıcı öğelerde sert ahşap kullanılması gerekir. Ahşap malzemenin zemin ile temas etmesi de zemin rutubetinden etkilenmesini sağlar. Rutubet ahşap malzemenin en büyük düşmanıdır. Ahşabı yumuşatarak zararlı organizmaların oluşmasına ortam hazırlar. Rutubetli ortamlarda ahşap malzemede bakteri, mantar oluşumuna bağlı çürümeler, renk değişikliği, ıslaklık, birbirine dik çatlaklar vb. görülebilir. Hava ve nemin de etkisiyle ahşap bünyesine aldığı rutubeti kuruyarak geri vererek genleşip büzülecektir. Bu da malzemede çatlama, yarılma gibi bünyesel deformasyonlara neden olacaktır. Çalışma sonucu oluşan boyutsal değişimler de yan yana gelmiş parçalar arasında boşluklara, yapı elemanlarının şekil değiştirmesi gibi kusurlara neden olur. Bunları önlemenin yolu ahşabın imalattan önce kuru veya ortam rutubetinde saklanmasından geçer.


Ahşap güneşin etkisiyle kararmaya başlar, Suyun etkisiyle de ahşabın dokusu gri, lifli ve dayanıksız hale gelir. Yüzeyde kabarma, çatlama, dökülmeler olmaktadır.


Böcek delikleri Asitler ve bazlar da ahşabın yumuşamasına, sürekli
temas halinde ise dokusunun bozulmasına neden olurlar.


Ahşap yapılarda strüktürel amaçla kullanılan demir malzemeler de
ahşap malzeme üzerinde koyu lacivert ve siyah renkli lekeler
oluşturmaktadır. Açık hava ile temas halindeki ahşap elemanlarda
lekelenme daha fazla olur.


Ahşap malzemenin sağlamlaştırılması esnasında böcek ve mantara
karşı gerekli tedbirler alınmalıdır. Restorasyonlarda ana ilke
olabildiğince özgün parçanın yerinde bırakılmasıdır. Yerinde duran
ahşap böcek ilacı ve ona uyumlu mantar ilacı ile ilaçlanmalıdır.
Yapıya yeni girecek ahşap emprenye edilmelidir.


Emprenye edilen ahşap çürümez, korozyona uğramaz,
hava şartlarından, böcek ve mantarlardan etkilenmez.
Zamanla eğilip bükülmez ve üzerinde çatlaklar meydana gelmez.
Özellikle yerinde kalacak ahşaba püskürtme ve fırça yoluyla emprenye
yapılabilir. Ancak bu yüzeysel bir işlem olup malzemenin derinliklerine
nüfuz etmez.


Yangın da ahşap malzeme için büyük bir tehlikedir.
Ateşe karşı koruyucu olarak kullanılan malzemeler kesinlikle
ahşabı yanmaz hale getirmez. Yalnızca malzemeyi geç tutuşur
hale getirmeyi ve yanmaya başladıktan sonra ateşin yayılmasını
geciktirmeyi sağlarlar. Böylece yangına karşı tam korunma ve
mücadeleyi kolaylaştırırlar.


Ahşabın yangına karşı korunmasını sağlayan maddeler yüzeye
fırça ile sürülmekte ya da püskürtülmektedir.
- Ahşap binada yağmur suyu nedeniyle oluşan bozulma.


1.d. Taşıyıcı sistemin sağlamlaştırılması


Yapının taşıyıcı sisteminin gözden geçirilip zayıf noktaların tespit edilmesi ve uygun çözümler saptanması gereklidir. Ahşap iskeletli yapılarda bağlantıların sağlam olup olmadığı araştırılmalıdır.


Günümüzde teknolojinin sağladığı tekniklerle ankraj, temel genişletme, sağlam zemine inen kazık temeller, enjeksiyon gibi metodlarla strüktürel sağlamlaştırma işlemleri eskiye nazaran daha kolaylıkla yapılabilmektedir.


Taşıyıcı sistemin sağlamlaştırılmasında yapının durumuna uygun olarak


Kesit genişletme/ Mantolama
Destekleme /Payandalama


Çemberleme- Bağlantı ve Gergi çubukları uygulamaları yapılabilir.


Bunlardan başka binanın mevcut durumunun sağlamlaştırılması yapılması gereken ilk çalışmalardandır. Yapısal bozulmalardan binaya en çok zarar verenlerin giderilmesi gerekir. Bu bağlamda çevre, çatı drenaj sistemi ve yapıdaki ıslak hacimlerin uygun detay çözümleri yapılmalı ve eğer nem problemi varsa bu kontrol altına alınmalıdır. Zeminden yükselen nem, çatıdan sızan sular sonucu taşıyıcı öğelerde ,kaplamalarda bozulmalar olup olmadığı incelenmelidir. Kapalı mekanlarda küf ve mantarlar gelişeceğinden, çatı aralarına, bodrumlara havalanma olanağı sağlanmalıdır. Yeni bozulmaları önleyecek tedbirler alınmalıdır.

2. BÜTÜNLEME
Bir bölümü hasar görmüş ya da kaybedilmiş yapı ya da yapı öğelerinin yapının özgün durumuna uygun olarak çağdaş teknoloji ve malzemenin de gerektiği ölçüde kullanılarak geleneksel veya çağdaş en doğru tekniğin, malzemenin kullanılmasıyla bütünlenmesi gerekir. Bütünlenecek parçalarda yeni eklenecek malzemenin özgün malzemeyle uyumlu olmasına dikkat edilmelidir. Ancak tamamlama yapılırken renk ,doku, yüzey, malzeme, işçilik gibi çeşitli belirtme teknikleriyle onarılan kısmın orijinalden ayrılması sağlanmalıdır.


Her şeyden önemlisi bütünlemede varsayıma yer yoktur. Kültürel mirasımız olan bu yapıların birer tarih belgesi olduğu unutulmamalıdır.
3. YENİLEME
Günümüzde restore edilen birçok yapı özgün işlevinden farklı bir işlevle yüklenmiştir.
Venedik Tüzüğü ‘nün 5.maddesinde ;
¨Anıtların korunması her zaman onları yararlı toplumsal amaç için kullanmakla kolaylaştırılabilir. Bunun için her türlü kullanma arzu edilebilir; fakat bu nedenle yapının planı, ya da bezemeleri değiştirilmemelidir. Ancak bu sınırlar içinde yeni işlevin gerektirdiği değişiklik tasarlanabilir ve buna izin verilebilir.¨ der.

Yeni işlev yapının mimari, estetik değerlerine uygun olmalı, yapıda fazla bir değişiklik yapılmasına yol açmamalıdır. Yeni işlev gereği yapıya eklenecek mekan ve elemanlar yapının görsel, estetik ve tarihi değerine zarar vermemelidir.

Venedik Tüzüğü ‘nün 13. maddesinde ;

¨Eklemelere ancak yapının ilgi çekici bölümlerine, geleneksel konumuna, kompozisyonuna, dengesine ve çevresiyle olan bağlantısına zarar gelmediği durumlarda izin verilebilir.¨ der.
4. REKONSTRÜKSİYON
Rekonstrüksiyon ancak özel durumlarda kabul edilebilen bir uygulamadır. Tarihi değer taşımayan bu uygulama orijinal yapının kütle ve mekanlarını biçimsel olarak taklit etmekten öteye geçemez.


Rekonstrüksiyon için gerekli olacak tüm teknik verilerin, fotoğraf, rölöve var olması gerekir. Ayrıca yıkılmış yapıya ait kapı, pencere, tavan, silme gibi özgün parçaların yeni yapıda kullanılması rekonstrüksiyonun eski yapıyla bağının güçlendirilmesi açısından önemlidir.


Bir anıtın aynısını inşa etme tarihi açıdan bir değer taşımasa da geleneği sürdürme, yapım tekniklerini yaşatma bakımından önemlidir.
5. TEMİZLEME
Tek yapı ölçeğinde ya da kentsel ölçekte tarihi ve estetik değer taşımayan, anıtın ya da kentsel sitin genel yapısıyla uyuşmayan her türlü ekin kaldırılması işlemidir.

Venedik Tüzüğü’nün 11.maddesi’ nde;
¨Anıta mal edilmiş farklı dönemlerin geçerli katkıları saygı görmelidir; zira onarımın amacı ‘üslup birliği’ değildir. Bir anıt üst üste çeşitli dönemlerin izlerini taşıyorsa, en alttaki durumu açığa çıkarmak ancak bazı özel durumlarda -yok ¨ der.
Kaldırılacak eklerle ilgili karar verme yetkisi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları’na aittir. Temizleme işleminden önce ve sonra fotoğrafik belgeleme yapmak şarttır.
6. TAŞIMA
Bazı özel durumlarda anıtın başka bir yere taşınması gerekebilir. Bu işlem anıtın boyutlarına, malzemesine, yapım tekniğine bağlı olarak farklı şekillerde yapılabilir. En kolay olanı anıtın tüm elemanlarının tek tek numaralandırılarak sökülüp başka yerde kurulmasıdır. Bu özellikle ahşap yapılar için elverişli bir yöntemdir.
Venedik Tüzüğü’nün 7.maddesi ;
¨Bir anıt tanıklık ettiği tarihin ve içinde bulunduğu ortamın ayrılmaz bir parçasıdır. Anıtın tümünün ya da bir parçasının başka yere taşınmasına -anıtın korunması bunu gerektirdiği, ya da çok önemli ulusal, ya da uluslar arası çıkarların bulunduğu durumlar dışında- izin verilmemelidir.¨ der.


Restorasyona kaynak teşkil edecek çalışmaların doğru ve tam olarak yapılmaması durumunda yapıya uygulanan restorasyon yöntemi başarısız olabilir.

Etiketler:

Cephe Temizliği

22:45 / Gönderen Melih / yorum (0)

Cephe Temizliği:


1.Mekanik temizlik


Aşındırıcı kum, cam küresi ya da alüminyum tanelerinin düşük basınçla püskürtülmesiyle yüzeydeki kirlerin uzaklaştırılması sağlanabilir. Aşındırmanın fazla olmaması için düşük basınçla ve özenli çalışılmalıdır. Bu teknikte çalışan kişilerin iyi yetişmiş olmasına dikkat edilmesi gerekir. Bu teknik, bezemesiz, büyük yüzeylerin temizliği için uygundur. Bozulmuş yüzeylere kumlama uygulanması doğru değildir.





2. Kimyasal temizlik


Bezemeli, sanat ve tarihi değeri yüksek, hasara uğramış yüzeylerde bu teknikle temizleme yapılması tercih edilir. Kağıt hamuruna emdirilen kimyasal madde cepheye uygulanır. Belli bir süre bekletildikten sonra, bol suyla yıkanır. Eğer ilk uygulamada istenilen temizlik sağlanamıyorsa yüzeyin korunma durumuna göre, aynı işlem birkaç kez tekrarlanabilir. Kimyasal maddenin yüzeye zarar vermemesi için her uygulamadan sonra yıkama işleminin tekrarlanmasına dikkat edilmelidir.







3. Suyla yıkama


Cephelerin yıkanarak temizlenmesi, suda çözünen kirler söz konusu olduğunda başarılı sonuç vermektedir. Ancak cepheye fazla su verilmesi sakıncalıdır. Kılcallıkla (kapilarite) su taşın yüzeyinden içeri doğru hareket etmekte, duvar bünyesi içindeki tuzları harekete geçirerek, iç yüzeyde çiçeklenmelere neden olmaktadır. Bunu önlemek için suyu zerre halinde püskürten özel uçlar kullanılır. Adeta bir bulut gibi yayılarak kirli yüzeyi saran su zerreleri sayesinde çok az su ile geniş yüzeyleri ıslatıp temizlemek mümkün olmaktadır.





4. Emici kil ve kağıt hamurları uygulama


Çiçeklenme sorunu, tuz cozulmesi fiziksel (dıs etken/mekanik) bozulmadır.
Taşların tuzlu suları emmiş bulunduğu ve buharlaşmanın çok fazla olduğu çöl bölgelerinde görülür. Kurak bölgelerde buharlaşma ile kılcal taş çatlaklarından yeryüzüne yükselen tuzlu sular, yüzeye yaklaştıkça suyunu yitirir. Çatlakların kenarında tuz billurlaşması olur. Gece nemli geçerse, suyunu yitiren tuz billurları yeniden su alır ve hacmi genişler. Basınç etkisiyle taşlar parçalanır ve çözülür.
Fiziksel çözülmede taşların fiziksel yapıları etkili olmakla birlikte , iklim olayları daha fazla etkisini gösterir. Kimyasal, fiziksel,biyolojik bozulmalar farklıdır. Çiçeklenme sorunu organik ( Biyolojik ) çözülmedir.
Bitki köklerinden çıkan bitki özsuyu taşın içerisinde kimyasal çözülmeyi sadece kolaylaştırır ama etken değildir.
Genellikle restorasyon adına taşa yapılan yanlış müdahaleler ve yanlış yeşillendirmeler bu sorunları doğurur. Çok kirli, çiçeklenme sorunu olan cephelerde, sepiolite ve attapulgite gibi killerle hazırlanan hamur yüzeye sıvanır, sıvanan tabaka kuruduktan sonra kaldırılır. Gerektiğinde bu işlem tekrar edilerek duvar, içindeki çözünür tuzlardan, yüzeyindeki yağ, mum gibi yabancı maddelerden arındırılabilir. Cephenin çözünebilir tuzlardan arındırılması için deiyonize su ile hazırlanan kağıt hamurundan da yararlanılmaktadır.





5. Emici jeller uygulanması

Düşey yüzeylere uygulanan şeffaf jeller çok zayıf bazik karışımlardır. Fırça ile yüzeye sürülen macun kıvamındaki çözeltinin üstü plastik veya alüminyum folyo ile örtülür; çözücünün buharlaşmasına engel olmak için kenarları sıkıca kapatılır. Belli bir süre sonra üstü açılır, yüzey temizlenir ve deiy6nize su ile yıkanarak bazik kimyasal maddelerin uzaklaşması sağlanır. Yıkama güçlüğü nedeniyle bu yöntemi bol gözenekli taşlarda uygulamak pratik değildir. Temizliğin hangi teknikle yapılmasının uygun olduğuna karar verilebilmesi için önce cepheyi oluşturan malzemenin türü, kir tabakasının niteliği, yüzey bozulmaları ve yapının bulunduğu ortamın özellikleri incelenir. Bu araştırmalar koruma kimyacıları tarafından yürütülür. İstanbul’da Kültür Bakanlığı'na bağlı Konservasyon ve Restorasyon Merkez Laboratuarı uzmanları bu konuda bilimsel araştırma ve uygulamalar yapmaktadırlar. Örneğin taş yüzeylerin temizliği için tel fırça, zımpara kağıdı veya spiral gibi aşındırıcılar kullanılarak yüzeyler zedelenmektedir. İzin alınmadan temizlenen Molla Çelebi Camii cephesinde taşçı ustaları tarak ve madırga ile cephenin en üst tabakasını kazımışlardır. Temizleme işlemi sırasında yalnız kir tabakasının kaldırılmasına, taş veya tuğla yüzeyin tahrip edilmemesine özen gösterilmelidir. Oysa bu tür denetimsiz uygulamalarda, hem ilk taşçı ustasının taşı işlerken yüzeyde bıraktığı özgün izler, hem de taşın zamanla kazanmış olduğu patina yok edilmektedir. Temizlik için mekanik, kimyasal, ya da ısı kaynaklı teknikler arasından seçim yapılması söz konusudur. Bu amaçla önceden yüzey üzerinde değişik teknik ve kimyasallarla temizlik denemeleri yapılır ve koruma açısından en uygun olanı seçilir.
özgün inşaat

Etiketler: ,

Mantolama Nasıl Yapılır

22:40 / Gönderen Melih / yorum (0)

Yüzey toz ve yağ gibi yapışmayı azaltıcı maddelerden arındırılır, döküntülü ve kabarmış yüzeyler fırçalanarak temizlenir. Isı yalıtım levhalarının yapışacağı yüzey düzgün hale getirilir.


Isı Yalıtım Levhası Yapıştırılması
Yalıtım levhalarının yapıştırılacak yüzünü tamamen kaplayacak şekilde yapıştırıcı sürülür. Daha sonra bu yüzey taraklı mala ile taranır.Yapıştırma harcı uygulanmış levhalar, aralarında boşluk kalmayacak şekilde duvara yapıştırılır.


Köşe Profillerinin Yerleştirilmesi
Köşelerde rüzgar ve su etkileri ile levhalar arkasında zamanla oluşabilecek ayrılma risklerini önlemek ve düzgün bir köşe oluşturmayı kolaylaştırmak amacıyla köşe profilleri yerleştirilir.


Isı Yalıtım Levhalarının Dübellenmesi
Yapıştırma işlemine ilave levhaların sürekliliğini ve performansını uzun ömürlü bir şekilde sürdürmesi için ısı yalıtım levhaları dübellenir.


Dilatasyon, damlalık ve denizlik profilleri gerekli bölgelerde kullanılır.


Sıva Katlarının Oluşturulması ve Donatı Filesinin Yerleştirilmesi
Isı yalıtım levhalarının üzerine ilk kat sıva atılır. İlk kat sıvayı hemen takiben, donatı filesi ilk kat sıvanın üzerine hafifçe gömülerek yerleştirilir. Sıva kurumadan ikinci kat sıva yapılır.


Boyama
Tercihe göre direkt dış cephe boyası uygulanabilir. Sıva hatalarını örtmek için mineral sıva atılıp mineral sıva üzerine dış cephe boyası uygulanabilir veya grenli(desenli) dış cephe boyası uygulanabilir.


MANTOLAMA UYGULAMALARININ TEKNİK DETAYLARI
İlk aşama olarak mantolama yapılacak alanın tüm güvenlik önlemleri ve koruyucu tedbirleri alındıktan sonra uygulamaya 1.etaptan başlanacaktır.


1 . ETAP: ZEMİN HAZIRLIK
Uygulama Yapılacak zemin etüd çalışması yapıldıktan sonra gerekli ve uyumlu malzeme temini ile beraber tüm yüzeyler varsa eski boya kalıntılarından arındırılıp yüzey mukavemetini artırmak için dyobinder / veya poliizolan izolasyon astarı ile yüzeyler sağlamlaştırılmalıdır. Böylece yapışma özelliği bakımından yüksek performans elde edilebilir. Daha sonra bina toprak seviyesinden itibaren belli bir yükseklik kodu verilip, alüminyum su basman profil montajı yapılacaktır.


2. ETAP: MANTOLAMA / YAPIŞTIRMA MONTAJ


Zemin hazırlığı bittikten sonra 50 x 100 cm ebatlarındaki ısı yalıtım levhamızı elyaf katkılı sıva harcı ile yapıştırma işlemini, kenarlarını çerçeve seklinde ve ortasına üç adet yapıştırıcı sürerek duvar kodu, köşe ve kenarlar dikkate alınarak simetrik bir sekilde montaj yapılacaktır. Isı yalıtım levhalarımızın montajı birbirlerine paralel ve klasik duvar örme sisteminde monte edildikten sonra, poliüretan köpük sıkılarak varsa k yerlerindeki boşluklar doldurulacaktır.


3 . ETAP: DÜBEL ÇAKILMASI VE KÖŞEBENT UYGULAMALARI


Mantolama yapalan yüzey tugla/ ytong vs yüzey ise 10 cm'lik plastik pvc dübel her bir m2 alana 12 adet gelecek şekilde monte edilecektir. Beton, gaz beton, sert zeminde ise pvc başlı çelik dübeller m2'de yine 12 adet olarak monte edilecektir. Tüm köşe ve pencere kenarlarında, zemine göre uyumlu elyaf destekli fileli köşebentlerle simetrik bir görünüm elde edilecektir. Pvc pencere, cam, kapı kenarları elyaf destekli fileli pvc sızdırmazlık bantı ile çerçevelenecektir. Bu işlemdeki amaç, pencere ve kapı kenarlarının izolasyonunu dış cephenize uyumlu hale getirebilmektir.


4 . ETAP: ELYAF KATKILI FİLE UYGULANMASI VE SIVA İŞLEMİ


Tüm yüzeyler elyaf katkılı izolasyon sıvası ile sıvanıp, elyaf destekli fileler ile kaplanacaktır. Kaplanırken filelerin 10‘ar cm birbiri üzerine binmesi çatlamalara meyil vermemektedir. Sıva üzerine yapıştırılmış fileyi, henüz ıslak olan sıvamızın içine işlemesi açısından kalın dişli taraklarla sıkıştırma işlemi yapılacaktır. Bu işlemler bitip sıvamız kuruduktan sonra tekrar bir kat daha izolasyon sıvamızla tüm yüzeyler sıvanacaktır. Sıva işlemi sona erdikten sonra tüm yüzeylere Dış Cephe Macunları ile rötuşlar yapılarak, pürüzler gözden geçirilecek ve yüzey boyaya hazır hale getirilecektir.


5. ETAP: BOYA UYGULAMASI


Sıva işlemi sona erdikten sonra tüm yüzeylerin izolasyon astarı ile astarlanmasıyla birlikte yüzey tamamen yalıtım özelliğini kazanmış olacaktır. Boya uygulamasında isteğe bağlı olarak tercihen silikonlu dış cephe boyaları veya yine silikon esaslı veya akrilik dış cephe grenli ( desenli ) kumlu boya uygulamaları iki kat şeklinde uygulanacaktır.


Bina dış cephe mantolama uygulamalarında cephe yüzeyindeki yalıtımdan dolayı mermerlerdeki kısalmaları firmamız alüminyum damlalıkla şık bir görüntüye dönüştürmektedir. İsteğe baglı olarak mermer montajı da firmamızdan tarafından yapılabilmektedir. Oluk, pimaş ve su giderleri demontaj ve montajı firmamıza ait olup uygulamalarmız sonucunda onarılıp teslim edilecektir.


YALITIM LEVHASI YOĞUNLUK VE KALINLIKLARI
İstanbul ve çevre iklimler için 4 cm kalınlıktaki 16 densite yoğunluklu ısı yalıtım lavhası kullanılmaktadır. İsteğe bağlı olarak 16 - 32 densite arası yoğunluk ve 3 ile 8 cm kalınlıkta yalıtım levhası da kullanılabilir. Extra ses yalıtımı için ise dış cephe ve iç cephelerinizde taş yünü yalıtım levhası da kullanılmaktadır.

özgün İnşaat

Etiketler:

Ytong'dan yeni ürün: Cepli Hafif Asmolen

12:41 / Gönderen Melih / yorum (0)

Ytong'dan yeni ürün: Cepli Hafif Asmolen
46 yıldan bu yana güvenli ve kaliteli yapıların üretilmesine katkı sağlayan Ytong, yapı sektörüne yenilikçi bir ürün daha sunuyor. Ergonomik, ekonomik, yanmaz ve masif 'Cepli Hafif Asmolen', inşaatlarda yeni bir dönem başlatacak.

Ytong’un yeni ürünü 'Cepli Hafif Asmolen', döşemelerde yeni bir dönem başlatıyor. Cepleri sayesinde taşıması ve uygulaması çok daha kolay olan, ekonomik, yanmaz ve ısı yalıtım özelliğine sahip bu ürünle, asmolen döşeme imalatında hem betondan hem de sıvadan tasarruf sağlamak mümkün olacak. Cepler, asmolen malzemenin betonarme sisteme ankrajını güçlendirmesi bakımından da büyük önem taşıyor.

Ekonomik ve avantajlı
TS EN 771-4’e uygun olarak üretilen Cepli Hafif Asmolen, diğer Ytong ürünleri gibi daha hafif ve ekonomik inşaatların üretimine olanak sağlamayı hedefleyen bir ürün. Mineral bazlı, yanmayan, masif olmasına karşın hafif bir ürün olan Cepli Hafif Asmolen, uygulamada fire oluşturmuyor. Aynı zamanda ses ve ısı yalıtımı da sağlayan ürünün en belirgin özelliğiyse diğer ürünlerle karşılaştırıldığında daha ekonomik olması.

Boşluksuz yapısı nedeniyle içine beton dolmayan Ytong Asmolenler, bu özellikleri sayesinde yüzde 15’e varan beton tasarrufu sağlıyor. Ayrıca döşemede oluşan düzgün yüzey sayesinde yüzde 30 - 40 oranında da sıva tasarrufu elde ediliyor.

Cepli Ytong Asmolen’in avantajları bununla da sınırlı değil. Ürün uzunluğu 60 cm nervür aralığı 40 cm veya uzunluğu 50 cm nervür aralığı 40 cm olmak üzere, yüksekliği 20,0 -22,5 - 25,0 - 27,5 - 30,0 cm gibi çeşitli ebatlarda üretilebiliyor. Ayrıca, asmolen döşemede, istenirse nervür aralıkları 50 cm yapılabiliyor.

Etiketler:

Yeni Modern kiremit devri başlıyor!

12:35 / Gönderen Melih / yorum (0)

Modern kiremit devri başlıyor!
Dünyanın en büyük kiremit ve çatı sistemleri üreticisi Monier “Çatı Çözülmesi Gereken Bir Sistemdir” felsefesiyle Türkiye’de 10 yıldan beri farklı ürün gruplarıyla Braas Çatı Sistemleri markası ile hizmet veriyor. Braas’ın son ürünü ise, modern yapılara yönelik olarak ileri teknoloji ile tasarlanan “TegaLModerN” serisi.

Eğimli konut çatılarına yönelik olarak bütünsel çözümler geliştiren Braas Çatı Sistemleri kiremit ve çatı ürünleri sektöründe dünyada pazar lideri olarak faaliyet gösteriyor. Üretimlerinde tasarıma dayalı mimari estetik boyutunu ön plana çıkaran ve ileri teknoloji otomasyon kullanan firmanın son ürünü sıra dışı renklere sahip, düz profilli “TegaLModerN” serisi.

Modern binaların vazgeçilmez tercihi olacak serinin; kullanıcılarına renk alternatifleri sunan pürüzsüz yüzey kaplaması Almanya’da en üst düzey teknoloji ile üretiliyor. Siyah İnci, Bulut Grisi ve Okyanus Grisi renklerini bünyesinde bulunduran “TegaLModerN” uygulandığı binaların modern stilini estetik bütünlükle pekiştiriyor.

“Cisar Matt” yüzey kaplama teknolojisinin ürünü, 30 yıl suya ve dona karşı garanti belgeli TegaLModerN serisi kiremitleri; bu uygulama sonucunda daha pürüzsüz, toza ve kire karşı daha dayanıklı, yağışla kendini daha kolay temizleyebilen, daha uzun süre temiz kalabilen ve çevresel koşullara daha dirençli bir kişilik kazanıyor.

TegaLModerN; çatı uygulamasının yanı sıra özel tasarlanmış sırt yapısı ile güçlü bir tutunma göstererek cephe uygulamalarında da tasarımcıların tercihi oluyor. Uygulandığı binalara kendine özgü, yaratıcı bir görünüm kazandıran Braas ile evlerde çatı-cephe uyumu en üst seviyede yakalanıyor.

Braas Çatı Sistemleri Hakkında
Merkezi Almanya’da bulunan dünyanın en büyük kiremit ve çatı sistemleri üreticisi Monier Grup, 4 kıtada, 46 ülkede 150’den fazla üretim tesisi ve 11.155 çalışanı ile sektöründe pazar lideri olarak faaliyet gösteriyor.

Türkiye’de Braas markası ile 1998’den beri üretim gerçekleştiren firmanın 36.000 m2 alan üzerine kurulu Gebze tesisleri; tam otomasyonlu uygulama teknolojisi ile dünyanın en büyük kiremit üretim fabrikalarından biri olma özelliğine sahip.

Tasarım ürünleri ile yepyeni bir çatı sistemi anlayışını hayata geçiren Braas; geniş ürün yelpazesinin yanı sıra danışmanlık ve mühendislik hizmetlerini de en yüksek kalite ile müşterilerine sunuyor.

Kaynak: monier.com.tr

Etiketler:

Çatı katınızı nasıl dekore edersiniz?

12:26 / Gönderen Melih / yorum (0)

Çatı katınızı nasıl dekore edersiniz?
Dekore edilmesi en zor mekânlardan biri de çatı katlarıdır. Oysa doğru mobilya seçimi, yerleşim planı ve iyi bir yalıtım sistemiyle bu özel yaşam alanlarını daha keyifli hale getirmek mümkün.

Çatı katlarında ortaya çıkan en önemli sorun, eğimli tavanlar ve kullanışsız köşelerdir. Bu nedenle de evlerde genellikle bu katlar depo alanları olarak kullanılır. Oysa çatı katınızda kendi tarzınızı hayata geçirerek farklı bir dünya yaratabilirsiniz.


Çatı katlarında yerleşimi en çok zorlaştıran konu çatı eğimidir. Ancak sıradışı bir dekorasyon uygulaması ile sorun gibi görünen bu eğim, avantaja bile dönüşebilir. Çatı katlarında eğimden ve tavanın alçaklığından dolayı en sık yaşanan sıkıntılardan biri de baş çarpmalarıdır.


Bu soruna tavan boyasında belirgin renk farklılıkları yaparak çözüm getirebilirsiniz. Bu katları dekore ederken açık dolaplar yaparak bunları keyifli birer depolama alanına dönüştürebilirsiniz. Açık depolama alanları, çatı katı ruhunu korumanıza da yardımcı olacaktır.

Çatı katında sırtı alçak kanepe, sedir, yatak ve sandalye kullanarak tavanın daha yüksek görünmesini sağlayabilirsiniz. Eğer çatı katınız yeterli yüksekliğe sahipse o zaman duvara gömme kitaplıklar da yaptırabilirsiniz. Duvara nişler açarak kitaplık olarak kullanmak ya da bir duvara çeşitli uzunluk ve derinliklerde raflar yerleştirmek, herhangi bir kitaplığı mevcut eğime uydurmaya çalışmaktan çok daha kolay olacaktır.

Çatı katınızın eğer büyükse bu alanda hem yatma, hem de yaşama alanını birlikte çözebilirsiniz. Eğer kat tek alandan oluşuyorsa yatma ve yaşama alanlarını paravanlarla birbirinden ayırabilirsiniz. Giyeceklerinizi koyacağınız dolapları ise yine gömme olarak yaptırabilirsiniz.

Çünkü çatı katlarında tavan yükseklikleri ve eğim nedeniyle istediğiniz gardırobu kullanma şansınız olmayabilir. Çatı katlarının önemli bir sorunu da izolasyondur. Eğer iyi izolasyon yapılmamışsa bu kışın sıcak, yazın da soğuk hava kaybına yol açacaktır. Eğer çatı katınızı yaşam alanı haline dönüştürmek istiyorsanız izolasyonunu iyi yapmanız gerekir.

Kaynak: Evim Dergisi

Etiketler: